Uyku Gerçekten Üretkenliği Etkiler mi?

Son yıllarda toplumların uykuyla alakalı fikirleri oldukça değişti. Hepimizin merak ettiği şey ise uyku gerçekten üretkenliği etkiler mi?

Eski fikirler kolay kolay değişmiyor

Thomas Edison, Amerika’nın en büyük muciti. Ona göre uyku ‘adeta bir suç derecesinde zaman kaybı’’ydı.

Aslında demek istediği şuydu; elektrikli bir ampül sayesinde artık insan aktiviteleri için karanlık ve doğal devinim olan gece-gündüz bir sınır olmaktan çıktı. Yapay ışıklar sayesinde insanoğlu artık günün herhangi bir saatinde ‘’üretken’’ olmak için özgür, isterse gecenin köründe de çalışabilir.

Basitçe söylemek gerekirse, Edison uykuyu üretkenliğin düşmanı olarak düşünürdü. Ne kadar uyanıksak o kadar çok şey yapabiliriz. Bu basit denklem –uzun çalışma sürelerini iyi bir ahlak olarak gören Protestan düşüncesiyle de harmanlaşınca- Batı dünyasının baskın düşüncesi haline geldi. Üretkenlik ne pahasına olursa olsun ,ve genellikle uykudan vaz geçerek, başarının yeni kelime karşılığı olarak görülmeye başlandı.

Yeni uyku anlayışı

21. Yüzyıla geçerken fikirler yine değişmeye başladı. Uyku bilimiyle ilgilenen tıpçıların araştırmaları sonucu verdikleri önerilerle toplumdaki uyku bilinci farklılaştı.

Artık uyku inanılanın aksine ‘’pasif’’ bir kapanış olarak değil, aktif bir biyolojik süreç ve sağlığımızın da ana kolonlarından biri olarak görülür oldu. Bu alanda çığ gibi büyüyen araştırmalarla, uyku düzenimizi bozduğumuz zaman kalp krizi, diyabet, obezite ve hatta bazı kanser türlerinin de dahil olduğu kronik durumların korkunç bir listesi çıkarıldı.

Yetersiz bir uykunun ekonomik maliyeti

Uyku yetersizliğinin tıbbi belirtilerinin yanı sıra araştırmacılar yeterli miktarda uyunmamasının doğurduğu bir diğer çarpıcı sonucun para kaybı olduğuna dikkat çekiyor.

2016 yılında Amerika’nın en büyük beyin kurumlarından olan RAND Corporation, yetersiz uykunun ekonomik maliyeti üzerine 100 sayfalık bir rapor yayınladı. Çalışmaya göre Amerika’nın uykusuz çalışanlar, işe gelmeme ve iş yerindeki üreticiliğin kaybolması gibi nedenlerle yıllık neredeyse 411 milyar dolarlık kaybı var.

Yani bu en büyük kanıt olabilir. Uyku bir ‘’zaman kaybı’’ndan ziyade aslında tam tersi. Belki de artık uykuyu performans geliştirici bir araç olarak görmenin vakti geldi de geçiyor.

Peki bilim buna ne diyor?

Artık biliyoruz ki gün içinde daha çok zaman kazanmak için uykudan feragat etmek pek de akıllıca değil. Tabii eğer sürekli halsiz ve obeziteye meyilli olmak istemiyorsanız. O zaman sorumuz şu: iyi bir uyku nasıl oluyor da daha iyi bir üretkenliğin ve performansın anahtarı oluyor? Birkaç bilimsel bulgu şimdi bu sorumuza cevap veriyor:

1) Kötü kararlar

Son zamanların en büyük endüstriyel kazalarının bazılarının – Chernobyl ve Three Mile Adası’ndaki nükleer olaylar, Exxon Valdez petrol sızıntısı, Challanger Uzay Mekiği patlaması- nedenler kategorisinde uyku eksikliğine bağlandığını biliyor muydunuz?

Günlük hayatınızda böylesine sonuçların doğma olasılığı pek olmasa da bilim nettir. Uyku eksikliğinden kaynaklı yorgunluk prefrontal korteksteki metabolizmayı değiştirir, bu da beyindeki yargılama ve karar alma gibi yönetimsel faaliyetlerden sorumlu olan bölgedir.

Bir düşünün. Beyniniz yarı güçte çalışırken hayatınızla ya da işinizle ilgili önemli kararlar almak ister misiniz?

2. Hafıza

Oldukça karışık bir durum olsa da, yaygın ortak fikre göre hafızanın ve öğrenmenin 3 aşamalı bir süreci var, edinim (yeni şeyler öğrenme), sağlamlaştırma (uzun süreli hafızaya alma) ve hatırlama (yeni bilgiyi tekrar üretebilme kabiliyeti).

Araştırmacılar yıllar süren çalışmaları sonucunda, hafıza sağlamlaştırmanın anahtar faktörlerinden birinin uyku olduğuna dair kanıtlarını güçlendirdiler.  Bu da  uykunun yeni edinilen bir bilginin hafızaya alınması için gerekli olan sinirsel bağlantıların güçlenmesini sağlamasıyla gerçekleşiyor.

Yani eğer yeni bir proje üzerinde çalışıyorsanız ya da yeni bir bilgiyi sindirmek istiyorsanız size ipucumuz: uyuyun.

 

 

 

3. Zehirli beyin atıkları

Hiç sabaha kadar oturduğunuzda ve berrak bir şekilde düşünemediğinizde o tanımlayamadığınız sisli hissi siz de yaşadınız mı? Nörobilimciler son zamanlarda etkileyici bir keşifte bulundular: Uyku, gün içinde beyinde biriken zehirli atıklar için adeta bir atık boşaltma sistemi gibi çalışıyor.

Beta-amyloids olarak bilinen bu zehirler beyinde plakalar oluşturuyor. Eğer uykuyla birlikte vücuttan atılmazlarsa beyinde birikmeye devam edip sonunda da beyin hücrelerine zarar veriyorlar. Daha ürkütücü olan ise şuan bilim insanlarına göre bu zehirli atıklarla yani beta-amyloidslerle hafıza kaybı ve Alzheimer hastalığı arasında güçlü bir bağlantı bulunuyor.

4. Dahilik

Tarih boyunca gelmiş geçmiş büyük insanlar düşünüldüğünde – Da Vinci, Einstein, Marie Cuire, Alan Turing, Steve Jobs- ortak nokta direkt göze çarpıyor: dünyaya farklı bir bakış açısıyla bakma ve yenilikçi, yaratıcı fikirler ve çözümler üretme kabiliyetleri.

Bilimsel olarak yaratıcılık; akıcılık (fikir sayısı), orijinallik (düşüncenin özgüllüğü), aykırı düşünme (doğrusal olmayan fikirler) ve iç sezi (‘eureka’ anları) gibi farklı elementlere ayrılıyor.

Uyku ve yaratıcılık üzerine odaklanan bilimsel edebiyat ise oldukça geniş. Rüya ilhamlı keşiflerden hayvan deneylerine kadar anektodsal kanıtlardan biliyoruz ki yenilik yapma, yeni fikirler üretme ve keşiflerde bulunma becerilerimiz uykuya fazlasıyla yakından bağlı.

Yani eğer siz de herkes gibi aynı sıkıcı fikirlerin etrafında dönüp durmak istemiyorsanız, iyi dinlenmiş bir vücut ve beyin için uykuya geçin!

Peki daha üretken olmak için yapabileceğiniz en kolay ve bedava 1 numaralı yöntemi söylesek?

Şekerleme yapmak! Evet gün içinde şekerleme yapmak adeta bir büyü gibidir. Yorulmuş beyne reset atar. Asla kurtulamadığınız problemlere farklı ve yaratıcı yaklaşmanıza yardımcı olur. Gün içinde de daha fazla zaman yaratır çünkü daha uzun saatler çalışmak için daha çok enerjiniz olur.

Siz ‘’Ama şekerleme yapıp uyanınca çok daha kötü hissediyorum’’ demeden önce şekerleme yapmanın önemli bir kaç maddesine göz atalım:

1. Utanılcak bir şey yok. İnsanlar yüzyıllardır bunu yapıyor. Gayet doğal ve de yararlı. Google ve Nike gibi büyük şirketler de bunu yapıyor.

2. Gün içinde vücut saatine hepimizin saygı duyması gerekiyor. Öğleden sonra saat 1 ve 4 arası uykunun en çok bastırdığı saatler. Yani şekerleme yapmak için en ideal saatler.

3. Uyku evrelerini bilmek bu konuda çok önemli. 12-20 dakikalık kısa bir şekerleme beynin tazelenmesi için ideal. Bu süreyi fazla kaçırırsanız eğer derin uykuya veya yavaş dalgalı uykula geçebileceğiniz için uyanığınızda uyku sarhoşluğu ya da ataleti yaşayabilirsiniz.

4. Şekerleme yapmak için bir yatağa ihtiyacınız yok. Sadece sessiz ve rahat bir yer yeterli. Arabanız bile ideal. Daha da kaliteli bir şekerleme için yanınıza uyku bandı ve kulak tıkacı da alabilirsiniz. Unutmayın ne kadar az ışık ve az ses o kadar kaliteli bir uyku.

Şekerleme yapmanın üretkenliği ve gün içindeki enerjiyi arttırdığı yadsınamaz bir gerçek. Ve eğer ki iş ortalamanız ve iş saatlerinizi de buna göre ayarlayabilirseniz kendinize yapabileceğiniz en büyük iyilik. Öğleden sonra yapacağınız 15-20 dakikalık bir şekerleme sizin için adeta bir güç yüklemesi olacak.

 

 

Dilay Doğru

Proje Yönetimi Okulu Blog Yazarı

Exit mobile version