Üç Çeşit Mükemmeliyetçilik Hayatınızı Mahvediyor farkında mısınız? Hiç herkesin sizi her an yargıladığını, bir hata yapmanızı beklediklerini hissettiniz mi? ve dürüst olun: Kendinizi hiç aynısını onlar için yaparken yakaladınız mı? En kötüsü, başkaları için kendinize de bunu yaptınız mı? Bu sadece siz değilsiniz. Yeni bir araştırmaya göre, bu günlerde hepimiz mükemmeliyetçiliğin baskısını üzerimizde hissediyoruz ve bu üç ayrı anksiyete uyarıcı tat halinde geliyor.
Üç Çeşit Mükemmeliyetçilik
Üç çeşit mükemmeliyetçilik olduğu fikri yeni değil. Görüş ilk olarak 1991 yılında Brockville Psikiyatri Hastanesi’nden Paul Hewitt ve York Üniversitesi’nden Gordon Flett tarafından açıklandı. Aynı araştırmada nevrozlarınızın nasıl ulaşılması imkansız olan bir standart için sürekli çabalamanıza yol açtıklarını açıkladıkları Çok Boyutlu Mükemmeliyetçilik Ölçeği’ni tasarladılar. O zamandan beri, orijinal Hewitt-Flett Ölçeği’nin tekrar düzenlenmiş halleri gibi başka ölçekler tasarlandı ancak temel ölçek neredeyse 30 yıldır dolaşımda kaldı. Bu üç çeşiti farklı seviyelerde deneyimleyebilirsiniz fakat hepsi mükemmeliyetçiliğinizin algılanan kaynağına iner. Öyleyse bunlardan herhangi biri bir şey çağrıştırıyor mu?
Kendine Yönelik Mükemmeliyetçilik
Bu muhtemelen herkesin standart “mükemmeliyetçilik” tanımına en yakın olanı. Kısacası, bu kendinizden talep ettiğiniz mükemmeliyetçilik. Eğer bu düşünce düzeniyle mücadele ediyorsanız, mantıken erişebileceğiniz bir standartın çok ötesine erişmeye çalışıyorsunuz demektir. Muhtemelen yaptığınız her şeyin üzerinden bir hata yapıp yapmadığınızı görmek için defalarca geçiyorsunuz. Muhtemelen işler yolunda gitmediğinde, kontrolünüz dahilinde olmasa bile sorumluluğu siz omuzluyorsunuz. Bazıları bu çeşit bir mükemmeliyetçiliğin kötü olup olmadığını sorgulayabilir ancak Hewitt ve Flett’in bu konuda şüpheleri yok: Söylediklerine göre, “Kendine yönelik mükemmeliyetçilik uyumsuzluğun çeşitli endeksleriyle bağlantılıdır.” Bunlara anksiyete, anoreksiya nevroza ve subklinik depresyon da dahil. Ayrıca eklediklerine göre gerçek olan kişi ile ideal kişi arasındaki tutarsızlık kişiye depresif bir etkide bulunabilir.
Başkasına Yönelik Mükemmeliyetçilik
Kendine yönelik mükemmeliyetçilikte kendinizin en kötü eleştirmenisiniz. Başkasına yönelik mükemmeliyetçilikte ise diğer herkesin de en kötü eleştirmenisiniz (belki de sizin iyi olduğunuzu ancak diğer herkesin biraz şekillendirilmesi gerektiğini düşünüyorsunuz). Eğer bu sizi tanımlıyorsa, öyleyse diğer insanlar için – aileniz, arkadaşlarınız, sevgilileriniz ve çalışma arkadaşlarınız – gerçekçi olmayan standartlarınız var demektir. Hewitt ve Flett’e göre bu mükemmeliyetçilikte bir insan güven, utanç ve altta yatan düşmanlık ile mücadele edebilir. Ancak, ayrıca söylediklerine göre böyle bir insan liderlik için çok uygun da olabilir fakat yargılayıcı yatkınlıklarını kontrol etmeleri gerekir.
Sosyal Olarak Buyrulmuş Mükemmeliyetçilik
Sosyal olarak buyrulmuş mükemmeliyetçilik hepsinin içerisinde en sinsi çeşit mükemmeliyetçilik olabilir. Bunu kendine yönelik ve başkasına yönelik mükemmeliyetçiliğin lanetli bir melezi olarak düşünebilirsiniz. Temelde, diğer insanların sizi gerçekçi olmayan bir standartla yargıladığı algısı (doğru ya da değil) tarafından yönlendirilir. Sürekli diğer insanları hayal kırıklığına uğrattığınız, toplumun sizden beklediklerini karşılayamadığınız inancına yol açarken başkasına yönelik mükemmeliyetçilikte olduğu gibi ilişkilerinizde bozulmaya yol açabilir. Öz-değer algınız başkalarının sizi nasıl algıladığına göre belirlenir ve başkalarının sizi kötü bir şekilde algıladığını düşünmeye eğilimli olursunuz.
Mükemmeliyetçilik Yükselişte
Hewitt ve Flett’in ölçeği sayesinde, ve araştırmacıların uzun zamandır öğrencilere psikolojik testler veriyor olduğu gerçeğiyle, Bath Üniversitesi’nden Thomas Curren ve York St. John Üniversitesi’nden Andrew Hill’in yayınladığı rapor genç insanların zihinlerindeki son 30 yıllık mükemmeliyetçiliğe bakabildi. 41,000’den fazla ve her biri 1989 ve 2016 yılları arasında testi yapmış olan Amerikan, İngiliz ve Kanadalı öğrenci örneklerine baktılar. Buldukları ise sosyal olarak buyrulmuş mükemmeliyetçilik en fazla sayıda artış gösterirken, kendine yönelik mükemmeliyetçilik en az sayıda artışı gösteren olduğuydu ve üç çeşit de son yıllarda artış göstermişti. Ve bu toplumumuzun yarattığı idealler için kötü haber olabilir.
Araştırmacılar ruhsal olarak zarar verici bu mükemmeliyetçiliğin artışını başka bir ethosun yükselişine, neoliberalizmin sermaye güdümlü felsefesine bağlamaktadır. Neoliberalizm (merkez ve sağ eğilimli politik felsefenin temel dayanağı), bireyler arası rekabetin ve kolektivizm karşıtlığının daha iyi bir dünyaya yol açtığını öne sürmektedir. Fikre göre, eğer her birimiz herkesten daha iyi olmak için en iyi şekilde çalışırsak, hep birlikte daha iyi oluruz. Çoğu kişi için, bu rahatlatıcı bir düşünce. Bu sistemde başarılı olan herkes kendi içsel özellikleri nedeniyle böyle algılamaktadır, belki daha çok çalıştıkları ve belki fikirleri daha iyi olduğu için.
Ne yazık ki, araştırmacılara göre, müthiş bir başarı elde etmeyen herkes tarafından hissedilen şey olumsuzluk hissi – iddia edilen meritokrasi onları haksız buldu. Sonuca göre her birey, başarılarının büyüklükleri fark etmeksizin, “daha bireysel, materyalistik ve sosyal olarak antagonist” hale geldi. Bu başarı için bir reçete değildir. Bu herkesi sosyal destek gruplarından çıkması için çağıran akıl sağlığı krizi için bir reçetedir. Neoliberalizm yükselen mükemmeliyetçilik problemimizin sebebi midir? Kesin olarak söylemek mümkün değil – ancak hissettiğiniz sosyal baskıların size yardım etmektense sizi incittiğini göz önünde bulundurmaya değer.
Çeviri: Azize Serde Caferoğlu
Proje Yönetimi Okulu Editörü