Negatif Stresten Pozitif Enerjiye
Değişen yaşam şartları, bize dayatılan görevler & roller, başarılı olmanın getirdiği sorumluluklar ve daha nicesi yüzünden hayatımızın nerdeyse her noktasında daha önce hiç olmadığı kadar strese maruz kalıyoruz. Nasıl mı? Trafikte geçen saatler, kredi kartı borçları, ekonominin gidişatı, iş veya ilişkilerimizle ilgili kaygılar, sosyal medyanın bize dayattığı örnek yaşamlar… Tanıdık geldi değil mi?
Şu ana kadar bize stresin hep zararlı olduğu öğretildi, her ne kadar doğru bir çıkarım olsa da birazcık eksik. Evet, sürekli stres altında kalmak tansiyon, obezite, depresyon, uykusuzluk gibi problemlere yol açabiliyor. Fakat size stresle savaşmak yerine onu hayatımızın bir parçası getirmeliyiz, aşırı stresimizin üstesinden anca böyle gelebiliriz desek ne dersiniz? Kulağa ilginç geldiğinin farkındayız, o yüzden önce stresin 3 tonunu tanımakla başlayalım.
Stresin 3 Tonu
Profesör Bruce McEwen Aeon’da yayınlanan çalışmasında bize üç farklı stres türünü tanıtıyor:
- İyi Stres (Good Stress): Olması gereken stres. Bu stres türüyle genellikle iş görüşmelerinde, yeni birisiyle tanışırken, ödül alırken ve bunlar gibi günlük hayatımızın parçası olan küçük heyecan anlarında karşılaşıyoruz.
- Tolere Edilebilir Stres (Tolerable Stress): Sevdiğimiz bir şeyi veya birisini kaybetmek gibi kötü bir durumla karşı karşıya kaldığımızda “iyi stres”ten daha yoğun olan tolere edilebilir stres bizi etkisi altına alıyor.
- Zararlı Stres (Toxic Stress): Sonu fiziksel veya ruhsal bir probleme kadar giden, kontrolsüz ve aşırı stres bu gruba giriyor.
Stres türlerini öğrendik, peki bunlarla nasıl başa çıkabiliriz? Ya da Zararlı stresten uzak durup iyi stresi hayatımıza nasıl entegre edebiliriz?
Stresi Yararımıza Çevirmek
Azıcık stres aslında bizim için güzel bir motivasyon kaynağı, mesela önemli bir projeyi zamanında yetiştirmeye çalıştığımızda veya bungee jumping yapmayı denerken vücudumuz aslında bizi uyarıyor ve bir uyaran olan adrenalin hormonunu salgılıyor yani böyle anlarda aslında tamamen doğal bir süreçten geçiyoruz, buradaki esas nokta ise bu süreci gerektiği kadar tutabilmek ve uzamasını önlemek.
Bunun için size 3 pratik yöntem önereceğiz, fakat öncesinde şunu bilmenizi istiyoruz: hangi yöntemi denerseniz deneyin en önemli nokta sizin kendinizi nelerin rahatlattığını ve nelerin eğlendirdiğini bilmeniz, bilmiyorsanız da bulmanız. Bu herhangi bir hobiniz olabilir, arkadaşlarınızla vakit geçirmek olabilir, doğa yürüyüşü olabilir… Kısacası, tamamen size kalmış.
Şimdi gelelim yöntemlere…
1.Aklınızı boşaltın!
Evet, eğer kendinizi stres altında hissediyor ve rahatlamak için bir türlü çıkış kapısı bulamıyorsanız sizin için meditasyon zamanı gelmiş demektir. Meditasyon dediysek ille de öyle uzun uzadıya bir şey yapmanıza gerek yok, sadece beş dakikanızı bile ayırsanız sonuçların sizi şaşırtacağından emin olabilirsiniz. Ayrıca bir sürü meditasyon yöntemi olduğunu göz önüne alırsak nasıl bir meditasyon yapmak istediğinize kendiniz karar verip size en uygun olanını seçebilirsiniz.
“Insights Timer” adlı aplikasyon size bu konuda yardımcı olabilir. İçerisinde 1 dakikadan 1 saate kadar meditasyon opsiyonları olan bu aplikasyonda yapmanız gereken şey size uygun süreyi seçmek ve gong sesiyle birlikte derin bir nefes alıp şimdiki zamana yoğunlaşmak. Sadece olduğumuz zamana yoğunlaşmak yani diğer bütün düşünceleri aklımızdan silip atmak başlarda zor gelebilir, fakat telefonunuzdan, bilgisayarınızdan ve diğer bütün işlerinizden uzaklaştığınız sürece doğru yoldasınız demektir.
Eğer, ben öyle nefes alıp bütün düşünceleri kafamdan atamam diyorsanız başlangıç olarak Dr Libby’nin “Her Gün 20 Derin Nefes” tekniğine bir şans verebilirsiniz. Teknik adından da anlaşılacağı gibi her gün 20 defa peş peşe derin nefes almaya dayalı (önemli nokta: nefesler göğüsten değil, karından!). Özellikle öğleden sonra saat 3 civarında yapılması rahatlamanıza ve enerjinizi yeniden kazanmanıza epeyce yardımcı oluyor.
2.Hareket edin!
Stresli bir şekilde, verimli olamadan masa başında oturup kendimizi yiyip bitirmek yerine bu zararlı enerjiyi egzersiz yaparak harcamaya ne dersiniz? Emin olun küçük bir yürüyüş bile işinizi görecektir. Eğer ben daha profesyonel bir şekilde kötü enerjimi pozitife dönüştürmek istiyorum diyorsanız da size yoga veya tai chiyi öneririz. Bu iki spor vücudunuzda bir enerji akımı oluşturacak, nefeslerinizi düzene sokup, odaklanmanıza yardımcı olacaktır yani sizi sakinleştirecektir. Ama yine de başta da değindiğimiz gibi önemli nokta ne yaptığınızdan ziyade bir şeyler yapıyor olmanız, yani içinizden ne geliyorsa ve imkânlarınız neye elveriyorsa onu yapın. Mesela; çocuklarınızla oynayabilirsiniz, bisiklet sürebilirsiniz, sadece zıplayabilirsiniz… Kısacası yeter ki kaslarınıza oksijen pompalansın ve oksitosin hormonu enerjinizi & mutluluğunuzu yerine getirsin.
3.Sosyalleşin!
Hayır sosyal medyadan bahsetmiyoruz J Bahsettiğimiz sosyalleşme sevdiklerinizi arayıp onlarla fiziksel olarak buluşmak. Hayatınızda size neşe katan kim varsa, sizi kimler motive edip destekliyorsa bilin ki o insanlarla buluşmak strese karşı olan direncinizi arttıracaktır. O yüzden yoğunluğunuzun sizi sevdiklerinizden ayırmasına izin vermeyin, uzaktaysalar bir alo deyin, yakınınızdaysalar gidip sarılın göreceksiniz ki sevdiklerinizle vakit geçirmek size stresinizi unutturmuş bile.
Evet, şimdi derin bir nefes alma zamanı!
Günün sonunda, ne olursa olsun derin bir nefes alın ve elinizdekilerle ne kadar şanslı olduğunuzun farkına varmaya çalışın. Dikkatinizi negatif şeylerde pozitif şeylere yöneltmenin stresinizi azaltmada ne kadar etkili olduğunu görüp şaşıracaksınız.
Bonus: Bu kadar stresten konuşmuşken, bu Ted talks videosunu sizinle paylaşmanın tam zamanı. İyi seyirler :)
Elif Nur Alıcı
Proje Yönetimi Okulu Blog Yazarı