Kabul edelim, hayatımızın bir döneminde hepimiz süper kahraman olmayı diledik. Yaz kış tayt giymeniz gerekebilir ancak kötülerle savaşmak için sahip olacağınız paha biçilmez güç göz önüne alınırsa bu çok küçük bir bedel.
İster inanın ister inanmayın ama bu hayaliniz gerçek olabilir. İşte tam burada, gerçek süper kahramanlar, bilim adamları devreye giriyor. Genetikçiler şuan insanoğluna süper kahraman niteliğinde yetenekler kazandırabilecek mutasyonlarla ilgili araştırmalar yapıyor. Bağışıklıktan Hulk gücüne, tüm bu şahane yetenekler yakında görmek ve nefes almak kadar normal olabilir.
Kırılmaz Kemikler
Kemik her ne kadar çok sert bir yapı olsa da kesinlikle fethedilemez bir kale değil. Ama eğer LRP5 isimli geniniz mutasyona uğrarsa…
LRP5 , vücudumuzdaki kemiklerin yoğunluğundan sorumlu bir gendir. Ve bu gendeki herhangi bir mutasyon düşük kemik yoğunluğuna yol açıyor ya da bilinen adıyla kemik erimesine. Ancak son araştırmalar gösteriyor ki aynı gendeki mutasyon tam tersi bir etkiye de yol açabilir. Hatta Connecticut’ ta bir ailenin bütün bireylerinin LRP5 mutasyonundan ötürü kemiklerinin inanılmaz derecede yoğun, bundan ötürü de kırılmaz denecek seviyede olduğu keşfedildi. Zaten hiçbiri şu ana kadar herhangi bir kemik kırılması olayı yaşamadı. Ailenin üyelerinin dünyada bilinen en güçlü iskelete sahip olduğu kabul ediliyor.
Araştırmacılar bu mutasyonun kemik hastalıklarını durdurabileceğini söylerken güçlü kemiklere sahip potansiyel süper kahramanlar da ortaya çıkarabileceğini düşünüyor.
Süper Hızlılık
Hızlı ya da yavaş, hepimizin doğuştan bir koşma yeteneği var. Fakat bazıları var ki bu konuda inanılmaz. Bunun egzersiz ya da hormonlarla sağlandığını düşünülüyor ancak genetikçiler cevabın çok farklı bir yerde gizli olduğunu söylüyor.
ACTN3 geni her insan bedeninde mevcut. Lakin çok azı mutasyona uğrayıp çok özel bir protein üretebiliyor. Alpha-actinin-3 isimli bu protein, bizim koşmamıza yardımcı hızlı kasılan kas liflerinden sorumlu. Ve fazla miktarı kas gücünde patlamaya sebep oluyor (Özellikle sürat koşularında çok işinize yarayacak.). Ayrıca bu mutant genin iki versiyonu var ve her ikisine de sahip atletlerin kromozomal olarak eş rakiplerine göre çok daha iyi performans gösterdiği gözlemlendi.
Zehre Direnç
Konu zehir olunca, insan bedeni inanılmaz dayanıksız oluyor. Küçük bir damla siyanür ya da risin… Kazayla yutun ya da gizlice yemeğinize konsun, bu şeytani maddelere karşı direnmeniz mümkün değil.
Ama milenyumda durum tamamen farklı. Arjantin’de San Antonio de Los Cobres köyünün sakinleri, bileşiminde %80 oranında arsenik bulunan su tüketiyor. Şaşıracaksınız ama hala hayattalar. Bu ölümcül metale her gün maruz kalmalarına rağmen, sağlıkları hiçbir şekilde etkilenmemiş. Çünkü binlerce yıllık doğal seçilimle kazandıkları mutat gen, vücutlarını bu zehre bağışıklı hale getirmiş.
AS3MT bu Güney Amerika’lı kurtarıcının ismi. Arseniğin vücutta tehlikeli seviyelere gelmesini engelleyen bu genin sahipleri herhangi bir korku olmadan istedikleri her şey tüketebiliyor. Tahminlere göre dünya üzerinde sadece 6000 insan bu gene sahip.
Az Miktar Uykunun Yeterli Gelmesi
Süper kahraman olmak kolay değil. Her şeyden önce bina tepelerinde dolaşmaktan uyumaya zaman kalmıyor. Ama tabi insanlığın şanslı kısmındaysanız az uykunun size yeterli gelmesini sağlayan mutant genleriniz olabilir.
Uyumadan sorumlu genlerin sayısı çok fazla ve yapısı çok kompleks. Ancak bunların içinde bir tanesi var ki hepsinden çok farklı. DEC2 isimli bu gen her gece ihtiyacınız olan miktarda uykuyu düzenlemekten sorumlu. Birçoğumuz için bu miktar 8 saatten fazla ama %5 lik minik bir kısım bu genin mutasyona uğramış versiyonunun tadını çıkarıyor.
Bu mutant gene sahip anne-kızlarda yapılan testler gösteriyor ki 4-6 saat gece uykusu bu bireyler için yeterli. Mutant gene sahip olmayan insanlar birkaç gün içinde bu kadar az uykunun negatif etkilerini görmeye başlar ancak sahip olanlar hayatlarına çok normal bir şekilde devam edebiliyor. Bilim adamları şuan suçla savaşan insanların daha çok çalışabilmesi için bu genin kopyalanması üzerinde araştırmalar yapıyor.
Elektriğe Dayanıklı Beden
Elektrik birlikte yaşamamızın gerektiği en tehlikeli şeylerden biri. Artık çok sıradan hale geldiği için pek farkında değiliz ama elektrik, maruz kaldığımızda başedebilmemizin mümkün olmadığı büyük bir güç. Ancak genetik yapısı bizden farklı olan Sırp Slavisa Pajkic için durum tamamen farklı.
Normal bir insan, herhangi bir elektrik şokunun deriden içeri girmesine yardımcı olan ter bezleriyle kaplı. Fakat Pajkic nadir görülen bir durumdan ötürü hiçbir ter ya da tükürük bezine sahip değil. Dolayısıyla elektriğin derisine nüfuz etmesine sebep olacak herhangi bir yola da. Elektrik bedenini transit geçip o an ne tutuyorsa ona yöneliyor.
Bu eşsiz yetenek Pajkic’e batarya adam ünvanını kazandırdı. Vücudundan elektrik geçirerek yemek pişirme, su kaynatma ve bir şeyler yakma gibi avuç dolusu rekora sahip olan Pajkic birçok TV programına da katıldı. Ayrıca bu yeteğini ülkesinde migren ve sırt ağrısı gibi rahatsızlıkların tedavisi için kullanıyor. (En azından tedavi edilebileceğini iddia ediyor.)
Süper Partileme
Not: İsminin çok saçma göründüğünün farkındayım ama gerçekten literatürdeki tek karşılık bu.
Zengin ve ünlü müzisyenlerin yaşam tarzı bedenleri üzerinde oldukça yıpratıcı olmasıyla ünlü. Sayısızca hayat, strestin yönelttiği uyuşturucu ve alkol kullanımından dolayı erkenden bitti. Ama tuhaf bir şekilde bu kadar zor bir hayata sahip olanlardan biri yıllarca hiçbir zarar görmeden hayatına devam ediyor.
Rockçı Ozzy Osbourne’un uzun hayatının şanstan başka bir açıklaması var. Müzisyenin genetik şifresini analiz eden bilim adamları karşılaştıkları mutant genlerle hayrete düştü. Ve bu genlerin birçoğunun alkol ve diğer kimyasalların zararlı etkilerine karşı yaptıkları bir şeyler var. Örneğin ADH4 genindeki mutasyon vücudundan alkolü atan proteinlerin sayısını arttırmış. Bunun gibi genetik çeşitlilikler “kokain, morfin, uyku hapları, öksürük şurubu, LSD, Rohypnol” gibi kimyasallar içinde yüzmesine rağmen Osborne’un varoluşunu sürdürmesine sebep oluyor.
Metal Çiğneyebilme
Her süper kahramanın kariyerinde mağlubiyetle karşılaştığı bir ana geldik. Zaman kötü adamın lehine işledi ve bütün umut bitti gibi görünüyor. Ama bir dakika.. Şans yine bizden yana galiba. Çünkü süper kahramanımızın bedeninde genetik varyasyonlar var. Tabii eğer adı Michel Lotito ise.
Bay Her şeyi-yer lakaplı bu Fransız Şovmen hayatını görüp görebileceğiniz her şeyi yiyerek harcadı. Televizyonlar, alışveriş sepetleri, yataklar ve hatta bir uçak. Kırık cam parçaları ya da bükülmüş hurdalar tabiki de birçok insanı öldürür ama söz konusu Lotito olunca durum epey farklı.
Midesini ve bağırsaklarını saran bir kaplamayla doğan Lotito’nun sistemi, birçok insanın organlarını yediği an paramparça edecek maddelere karşı oldukça dayanıklı. Yutkunmayı kolaylaştırmak için kullandığı kayganlaştırıcı mineral yağı Lotito’nun tek güvenlik önlemi.
Süper Esneklik
Olağanüstü esneklik yıllardır çizgi romanların en büyük malzemelerinden biri olmuştur. Çünkü vücudu inanılmaz şekillere sokabilme yeteneği heyecan verici ve görsel olarak hayranlık uyandırıyor. Her ne kadar popüler kültür bunu olağanüstü bir şeyden ibaret gibi gösterse de gerçek hiç öyle değil.
Tendon ve bağların bir paket lastiği kadar esnek olması durumu Marfan Sendromu olarak biliniyor. Fibrilin-1 proteinini üretmekten sorumlu genlerdeki mutasyonlar insana süper esneklik diye tabir edilen özelliği kazandırıyor. Eklemleri kaydırarak vücudu çok farklı şekillere sokmak Marfan Sendromuna sahip biri için hiçbir şey.
Tabi bu ödülün bir bedeli de var. Marfan Sendromlu bireyler olağanüstü uzun uzuvlara sahip olabilirler ya da ölümcül olabilecek derecede sinir sistemi ve kalp problemleri yaşayabilirler.
Super Kuvvet
Süper dayanıklılık ya da süper kuvvet en tipik süper kahraman özelliklerinden ve Superman ortaya çıktığından beri çizgi roman yazarları için her zaman bir kurtarıcı olmuştur. Çünkü hiçbir çaba harcamadan elde edilen kaslar ve temsil ettiği saf güç büyüleyici.
İyi haber: Bu mümkün. Kötü haber: Böyle bir güce sahip olabilmek için onla doğmanız gerekiyor.
Myostatin adlı proteini üretmekten sorumlu gendeki bir mutasyonla doğan az sayıda şanslı insan için hayranlık uyandıran karın kaslarına çaba harcamadan sahip olabilmek bir gerçek. Myostatin ,vücudumuz yeterince kas ürettiğinde ona durmasını söyler. Bu yüzden yağ depoları yarılanmasına rağmen kaslar otomatik olarak ortalamanın 2 katı büyüklüğünde olur.
Dünyada çok az miktarda insan bu güce sahip ve bilim adamları bu gücü kontrol altına almaya çalışıyor. Bu mutant genler üzerinde çalışmanın kas distrofisi gibi hastalıkların tedavisinde yardımcı olacağı düşünülüyor.
Acıya Dayanıklılık
Acı. Yatağın köşesine ayağınızı çarptığınızda ya da tıraş olurken kendinizi kestiğinizde, nerdeyse her gün bir şekilde bu sinir bozucu hissi tecrübe ediyorsunuz. Ilaç şirketleri bunu durdurmak için her gün milyarlarca ilaç üretiyor. Ama acının gerçek çaresi olağanüstü karmaşık yapıdaki genlerde gizli olabilir.
SCN11A geni vücut hücrelerindeki sodyum miktarına karar verir. Bunun acı ile ne alakası var diyebilirsiniz. Şöyle ki sinir hücreleri acı hissini gönderebilmek için sodyuma ihtiyaç duyuyor. Bu gendeki herhangi bir mutasyon hücrelerdeki sodyum seviyelerinde azalmaya sebep oluyor. Dolayısıyla sinir hücreleri yeterli sinyali gönderemiyor ve vücut acıya bağışıkık kazanmış oluyor.
Ancak tuhaf bir şekilde böyle kıskanılacak özelliğe sahip insanlar kemiklerinin kırılmasına ya da sakatlanmaya eğilimli oluyorlar. Özellikle de çocuklar. Yine de mutant genleri inanılmaz değerli ve belki de çığır açacak yeni tıbbi yöntemlerin anahtarı.
Sibel Büyük
Proje Yönetimi Okulu Blog Yazarı