Mükemmel Bir Konuşmacı Olmak İçin Teknikler

Mükemmel bir konuşmacı olmanız için sahip olmanız gereken düşünce yapısı ve kullanabileceğiniz teknikler

 

İlk buluşmadasınız. Her şey sorunsuz ilerliyor… Ta ki herkes gidene kadar.  Herkes gidince söyleyecek söz bulamıyorsunuz. Sanki beyniniz uykuya dalmış. Ne kadar deneseniz de, konuşacak bir şeyler çıkmıyor ağzınızdan ve partnerinizin yüzüne bakıyorsunuz. İşte o zaman, iki taraf da ayrılmak için bahane bulmaya çalışıyor.

Sosyal etkileşimlerde düşünme ve konuşma yeteneğini kaybetmek son derece utanç verici olabilir. Eğer siz de bu dertten muzdarip olduysanız, sonrası için neler yapabileceğinizi keşfetmek için yazımızı okumaya devam edebilirsiniz.

Görüşmelerde, konuşmalar bireyler arasında özgürce akıp gidebilmeli. Bu süre içinde bir kişinin diğerinden daha fazla konuşması normaldir. Ancak kendinizi kelimelerin arasına sıkışmış hissediyorsanız, muhtemelen zihninizin sizi engellemesine izin vermişsinizdir. Bu nedenle kendinizi  ifade edemiyorsunuzdur.

Zihninizde yapacağınız filtreler konuşma becerilerinizi geri kazanmanıza yardımcı olabilir. Filtre olmayınca zihniniz su borusundaki tıkanıklıkla eşdeğerdir. Aklınızdan geçen her şeyi söylemekle söylememek arasında kalıp zihninizde yoğunluk oluşturursunuz ve sonuç olarak söyleyecek bir şey bulamazsınız. Eğer tıkanıklık olmazsa suyun akacağı gibi, siz de belli konular üzerinde filtre uygularsanız, o konulara odaklanacağınız için çok rahat bir şekilde konuşabilirsiniz.

Öncelikle şunu soralım. Bütün konuşmaların anlamlı veya ilginç olması gerektiğine inanıyor musunuz? Eğer inanıyorsanız, muhtemelen keyfekeder konuşmaları veya havadan sudan konuşmaları kısa kesmeye çalışıyorsunuz.

Havadan sudan konuşmalar sizin için anlamsız gelebilir. Ancak bu konuşmalar genellikle derin konuşmaların kaynağıdır. Ayrıca bu konuşmaların aptalca olduğunu düşünüyorsanız, fark etmeden diğer insanların sizin konuşmalarınız hakkında ne düşündüğünü tahmin etmeye çalışıyorsunuzdur. Bu da söyleyeceğiniz her şeye sansür edeceğiniz anlamına gelir.

Konuşma sırasında çok konuştuğunuzun farkındaysanız bu iyi bir şeydir. Ancak, eğer kendinizi kelimelerle boğuşurken buluyorsanız, muhtemelen diğer uca doğru gitmişsiniz demektir.

Örneğin,  gittiğiniz bir ev davetinde, davetlilerin çoğu size yabancı, yani tanımıyorsunuz.  Bir konuşma başlatmak istiyorsunuz. Ancak nerden başlayacağınızı bilmiyorsunuz. Zihniniz sizi neler söylemeniz konusunda uyarıyor. “İlginç bir şeyler söyle.  Akıllıca konuş. Eğlenceli ol!” Bu, sizin açık ve spontane konuşmanızı engelleyen yoğun bir zihinsel baskı türüne örnektir.

Belki de biraz fazla endişeleniyorsunuzdur, ancak..

Çoğu insan kendileri hakkında çok fazla düşünme eğilimindedir. Ne giydikleri, ne yaptıkları ve ne dedikleri hakkında aşırı derecede bilinçlidirler.

Şimdi size bir soru: Arkadaşlarınızın birkaç gün önce öğle yemeğinde söylediği her şeyi hatırlıyor musunuz? Muhtemelen hayır. Ancak endişelenmenize gerek yok. İnsanların büyük çoğunluğu günlük konuşmalarını çabucak unutmak eğilimindedirler. Bu normal. Herkesin konuştuğu her kelimeyi hatırlamak zorunda olsaydık, beynimizin dikişleri patlardı.

Aslında, çoğu konuşmaların hızlı bir şekilde unutulması iyi bir haber. Bu demek oluyor ki söylediklerinize çok fazla dikkat etmenize gerek yok.  Başka bir deyişle, doğru şeyleri söylüyor muyum diye endişelenmeden özgürce konuşabilirsiniz. Eğer hakaret içeren, rahatsız edici şeyler söylüyorsanız, tabi ki hatırlanacaktır. Ancak, önemsiz ve eğlenceli yorumlar insanların aklından çabucak silinir.

Konuşmalar söz konusu olduğunda, diğer kişinin söyleyecek bir şeyler bulmaya çalıştığını da düşünmelisiniz. Saçma da olsa bir şey söyleyerek karşınızdaki kişiye yardımcı olabilirsiniz. Sürekli söyleyecek bir şeylerinizin olması, muhtemelen sizi mükemmel bir konuşmacı olarak gösterecektir. Ancak söyleyecek bir şeyiniz yoksa, insanlar sizi böyle hatırlar. Ve ne yazık ki onların izleniminin olumlu olması pek olası değildir.

Kolay ve doğal bir konuşma için kullanabileceğiniz 3 teknik olarak şunları söyleyebiliriz.

  1. Herkesin katılabileceği bir konu ile başlayın.

Başkalarının sizin muhabbetinizi sıkıcı veya aptalca bulması felaket bir histir. Ancak bu sizin konuşmanızla ilgili değil, seçtiğiniz konuyla ilgilidir. Mesela iş arkadaşınızla ilk kez öğle yemeğine gittiğinizi düşünün. Bir konuşma başlatmadan önce, çocuklarınızdan, gittikleri okuldan veya çocuklarınızın bazı davranışlarıyla ilgili yaşadığınız problemlerden bahsetmeye başlıyorsunuz. İş arkadaşınızın suratındaki ilgisiz ifade çok şey anlatır. Daha kendi çocuğuna sahip değildir ve çocukların ilginç davranışları hakkında konuşmalar da yapmıyordur.

Bu senaryoya daha iyi bir yaklaşım, açık sorular sormaktır. Mesela, “Burada çalışmaktan hoşlanıyor musunuz? Daha önce nerede çalışıyordunuz? Ulaşımınızı nasıl sağlıyorsunuz?“ Bu tarz sorular sohbetiniz için çok daha uygundur. İş arkadaşınızın da bu soruların her birine karşılık olarak söyleyeceği çok şey olabilir. Dolayısıyla fazla çaba ve mücadele gerekmeksizin ilgi çekici bir konuşma yapabilirsiniz.

  1. İletişim kurmanın tenis oynamak gibi olduğunu unutmayın.

Sorular başlangıç konuşmaları için harikadır. Bununla birlikte masa tenisi oynar gibi, en iyi sohbetler katılımcılar arasındaki düzenli gidiş gelişlerle sağlanır.

Masa tenisi benzetmesi, hoş bir sohbetin nasıl oluşturulacağı konusunda güzel bir örnektir. Oyun sırasında, her bir oyuncu çeşitli stiller kullanmaya çalışacaktır. Bu, oyunun canlı ve zorlu olmasını sağlar. Görüşmelerde de benzer bir düzen izlenmelidir. Örneğin, konuşmayı sorular, yorumlar, paylaşımlarla kendi tarafınıza çekebilirsiniz. Mesela, yoğun olan bir kafede bir yabancıyla masanızı paylaşırken zorlandığınızı düşünün. Başlangıçta konuşmak konusunda isteksizsiniz. Ancak diğer kişi samimi ve konuşmaya açık gibi görünüyor. Bir soru ile başlayabilirsiniz. “Buraya sık sık gelir misiniz?” Karşı tarafın cevabına bağlı olarak şunları söyleyebilirsiniz. “ Evet, nedenini görebiliyorum. Harika bir kahve dükkanı.” Ardından kendinizle ilgili bir şeyler paylaşmaya devam edebilirsiniz. “Aslında sadece saat 10’da iş görüşmesinden önce kafein almak için geldim.” Sorular, yorumlar ve paylaşım derken demek istenen aslında bu.

  1. Mükemmel bir konuşma için çok şey bilmenize gerek yok.

Her şeyi bilen kişiden kimse hoşlanmaz. Bu insanlar konuşmalara hükmedebilir ve diğerlerini eğitimsiz ve ikinci sınıf gibi hissettirebilirler.

Mükemmel bir konuşmacı olmak için bir sürü olguya gerek yok,  güzel hikayelere sahip olmanız yeterli.  Peki en iyi hikayeler hangileridir? Başkalarının kendileriyle ilişkilendirebileceği kişisel tecrübeler en iyi hikayelerden olabilir. Örneğin, çoğu insan New York, Tokyo veya Roma’da geçirdiğiniz tatilde yaşadıklarınızı dinlemek isteyebilir. Özellikle komik olaylardan, ilham veren anlardan ve kültürel farklılıklardan bahsedebilirsiniz. Şaşırtıcı bir yemek, çarpıcı bir manzara veya her şeyin ne kadar pahalı olduğundan konuşabilirsiniz.

Bu teknikleri uygulamanız, kişiler arası iletişiminizin daha eğlenceli, samimi ve faydalı olmasına katkı sağlayabilir. Ayrıca özgüveninizi arttırabilir ve diğer insanlar sizi uzman bir konuşmacı olarak görebilir.

Ekstra bilgi :) :

Harika bir hikaye anlatıcı olmanın sırlarından biri dinleyicilerde duygusal bir yanıt uyandırmaktır. Bunu kendi duygularınızdan bahsederek yapabilirsiniz. Bilgi ve gerçekler genellikle kulak asılabilir şeylerdir, ancak hisler ve duygular ortak paylaşılan deneyimlerdir. Konu ne olursa olsun hepimiz duygusal hikayelerle ilgilenebiliriz. Bu nedenle hikayelerinizi anlatırken duygularınıza yer vermeyi sakın unutmayın :)

 

 

Seyhan Kol

Proje Yönetimi Okulu Blog Yazarı

Exit mobile version