Yaz bitmek üzere fakat Eylüle kadar yeni dönem başlayana kadar hala biraz vakit olduğu için gezmeye de fırsat var demektir. Eğer bu fırsatı değerlendirmek isterseniz, hele de tercihiniz Avrupa’dan yana ise çok fazla masrafa girmeden interrail yapmak en uygun seçenek olacaktır. Yanınıza aldığınız harçlığı tutumlu bir şekilde harcayarak, pansiyon kullanarak ve yemeğinizi kendi hazırladığınız sandviçlerle geçiştirerek kaç şehir gezebileceğinize siz de inanamayacaksınız.
Interrail Global Pass bileti aldığınızda Avrupa’nın 30 ülkesinde 5 gün ile 1 ay arası seyahat etme olanağına erişirsiniz. Fiyatları ise gençler için 300 ile 700 TL arasında değişiyor. (ayrıntılı bilgiye TCDD internet sitesinden ulaşabilirsiniz.) Interrail yapmanın en önemli noktası ise gezinize başlamadan planınızı oldukça iyi yapmanız böylece gezmeden geçirdiğiniz günlerin sayısını azaltmanızdır.
Bu yazıda sizlerle interrail gezinize eklemenizi önerdiğimiz 6 şehir tanıtacağız.
1. Zagreb
Museum of Broken Relationship bu şehrin en dikkat çekici noktalarından biri. Müzede biten ilişkilerin ardından ayrılan sevgililerin birbirlerine bıraktıkları şeyler sergileniyor. Zagreb çok sıradışı, sanat dolu bir şehir. Adeta bir kültür merkezi ve yaz boyunca bir çok festivale ev sahipliği yapıyor. Sokak sanatçıları festival olmasa da sokakları müzikle dolduruyor. Hırvatistan’ın başkenti olan bu şehir çok sıcak bir atmosfere sahip ve birbirinden güzel cafeler barındırıyor. Bu şehirde taşlı sokaklarda kendinizi kaybedebilir, tramvaya atlayıp Jarun Gölüne güneşlenmeye gidebilir, birbirinden leziz deniz ürünlerinin tadına bakabilirsiniz.
2. Barcelona
Taş döşeli kaldırımları, sanat kokan havalı binalarıyla bu deniz kıyısı İspanyol şehri yalnız da olsanız arkadaşlarınızla da olsanız çantanızı sırtınıza takıp gezmeniz gereken muhteşem yerlerden biri. Mir oto Dali’den Gaudi ve Hemingway’e kadar birçok yazarı, ressamı ve aktörü etkilemiş bir şehirdir Barcelona. Taze, muhteşem mezeleri ve loş ışıklı barlarıyla Barcelona görülmesi gereken şehirlerden biri emin olabilirsiniz.
3. Budapeşte
Danube Nehrinin yanında, Art Nouveau (yeni sanat) akımının etkilerini taşıyan Budapeşte oldukça da tarihi bir şehir olduğu için ön plana çıkıyor. Tarihi Nez York cafede kahvenizi için, Veli Bej hamamında vakit geçirin, sokaklarda müziğin tadını çıkarın ve şahane pubların birinde bir şeyler içerken diğer gezginlerle arkadaşlık kurun. Bu şehre bayılacaksınız.
4. Montpellier
Fransa’nın güneyinde yer alan bu canlı şehir cafe kültürü, canlı müzikleri ve ucuz yemek mekanlarıyla özellikle öğrencileri çeken bir şehir. Musée Farabre’de sanatı keşfedebilir, Jardin des Plantes’de yürüyüşe çıkabilir, restoranlarda Fransız yemeklerini deneyip, öğrenci cafelerinden birinde yeni arkadaşlar edinebilirsiniz. Bir ipucu ise yerlilerin Amerikan Sandviçi dedikleri hamburgerden yemeyi unutmayın. Hem bölgenin lezzetlerinden birini denemiş hem de paranızı cebinizde tutmuş olacaksınız.
5. Marseilles
Montepellier’in Amerikan Sandviçi sizi kesmediyse, sizleri Marseilles’e yani Fransa’nın yemek kültürü merkezine akdeniz yemekleri tadmaya davet ediyoruz. Taze deniz ürünleri, az soslu sardalya… Hem de fiyatları karşılanabilecek seviyede. Bunun yanında gezilmesi gereken de yerleri unutmayın; eski limanı, Notre-Dame Bazilikasını gezmeden dönmeyin.
6. Roma
Avrupa’nın en popüler şehirlerinden biri olan Roma tam yürüye yürüye, güzel binalara hayran kala kala gezilecek bir yer. Bütçenizi zorlamadan muhteşem yerler görebilirsiniz bu şehirde. Birçok aktivite gerçekten oldukça ucuz ve yalnız başınıza da olsanız sıkılmayacağınız bir şehir olan Roma’yı gezi planınıza dahil edin. Bu şehrinde yerel lezzetlerini denemeyi unutmayın ve tadını çıkarın.
Şura Çan
Proje Yönetimi Okulu Blog Yazarı
