BlogKişisel Gelişim & Verimlilik

Düşük Bütçe ile Gezmenin Yolları Nedir?

Birçoğumuz gezmek ister, yeni kültürler, diller yaşamlar, tarihler, insanlar tanımak ister ve bunun için yollara düşmek ister fakat hepimizin başka sebepleri vardır. Kendi yaptığım analizlerime göre söyle kategorize edebiliriz;

  • -Yollara çıkamama korkusu; cesaretsizlik, özgüvensizlik ve güvensizlik.
  • -Ekonomik endişe; yolda kalma, parasız kalma, aç kalma, sokakta kalma.
  • -Vakit bulamama; eğitim var, iş var, aile var.
  • -Ben inançlıyım, ibadetim aksar deyip, ben nasıl gezeyim mi dedin? ;)
  • -Bir başka kategori var ki, bu kategorinin bir engel olmadığının canlı örneği olduğumu dile getirmek isterim. Kız çocuğu gezer mi? Kadın dediğin evde mi oturur? Sadece sarışınlar, piercingliler, dövmeliler, şort giyenler mi gezer? Hadi canım diyesim geldi. Ben başörtümle gezebilen bir insanım ve aslında böyle bir kriter yok, herkes bizim sizin gibi normal. Böyle olmak da normal. Anormallik bizim bakış açımız olabilir :) :)

Ben Elif Keve. Van’da ben küçük yaşta iken evlenen ablamdan sonra 6 erkek abim arasında tek kız olarak büyüyen bir kız çocuğuyum. Çevresel yaşam ya da eskiden kalan bir öğreti idi kız çocukları okul okuyamaz diye. Ve ben de bu öğretinin kurbanı olacaktım eğer ben de ortaokuldan sonra ki 3 yıl eğitime ara verdikten sonra ki 4. yılımda artık olmaz, artık geç oldu deyip yerimde otursaydım şimdi bu yazıyı yazarken yaklaşık 27 ülke, 150 yakın şehir gezememiş, şimdiki gibi mimarlık bölümünden mezun olmamış ve 5 dil konuşabiliyor olmayacaktım ve en önemlisi belki bir çocuğunuza ilham olacak bu yazıyı da yazamıyor olacaktım. Yani; ben yapmışsam herkes yapar.

Kısa bir öz-biyografiden sonra yazıma devam edip seyahat adına en güçsüz dediğimiz gruptan bahsederek ve bu korkularını yenmek için yöntemlerden bahsetmek istiyorum. Bunlar, gezmek isteyip de bir türlü yola çıkmaya cesaret edemeyenlerimiz. Bu grubu ikiye ayırarak anlatmak isterim; henüz eğitimde bulunanlar ve eğitimini tamamlamış olanlar.

Öğrenciyiz, zaten kıt kanaat geçiniyoruz, ne gezmesi, hele ki okul dersleri ancak yetiştiriyoruz demenize hiç gerek yok. En başta üniversite tercihleri sırasında yaşadığınız şehrin dışındaki bir şehri tercih edip orada okumak bile bir değişim başlangıcı olduğunu unutmayalım ve o eğitimde cevre şehirlere uğramak bu cesaretsizliğini biraz daha kıracaktır. Gaziantep Üniversitesi’nde okuyup çevre şehirlere çok kısa zamanlı seyahatler yapmak ile başladım ben de. Ayrıca birçok öğrencinin haberdar olmadan mezun olduğu değişim programları sizlere yollara çıkmayı, değişik ülkeler, diller öğrenmeyi ve daha birçok şeyi öğretecek. Çok cesaretli, birçok yer görmüş, insan tanımış ve dil öğrenmiş olarak mezun olmak mı yoksa öğlesine mezun olmak mı cezp ediyor şimdi sizi acaba? Pekâlâ, bu programlar nedir diye soracaksınız. Şimdi sırasıyla kendi başvurup kabul aldığım programları ve nerelere gittiğimi anlatacağım.

1- Farabi Değişim Programı: Türkiye’deki üniversiteler arası değişim programı. Bu programda ben Bahçeşehir Üniversitesi İstanbul’da Farabi bursu ile bir yıl eğitim almış oldum. Yakın şehirlerini gezmiş ve İstanbul’un öğrenciler için fırsatlarından haberdar olmuş oldum.

2- Mevlana Değişim Programı: Türkiye’nin Ortadoğu ve Uzakdoğu arasındaki değişim programı. Bu programa başvururken yaklaşık 4 ülkeden kabul almıştım, Çin, Azerbaycan, Kazakistan, Rusya ve aynı zamanlı Erasmus Eğitimden İtalya Bologna Üniversitesinden kabul almıştım. Tarttığım kriterlere göre Azerbaycan Bakü de Mimarlık ve İnşaat Üniversitesi’ne bu sefer burslu gitmiştim. Tabi ki yakın şehirler ile beraber bu sefer yakın ülkeleri pas geçmemiştim. Ve İtalya’yı reddettiğim için içimde kalan hüzünle bir sonraki rotam orası olacaktı.

3- Erasmus Değişim Programı Eğitim: Türkiye’nin Avrupa’daki üniversiteler arasındaki değişim programı. Söz ettiğim gibi İtalya Bologna Üniversitesi’nden kabul alıp reddetmek zorunda kaldım.

4- Erasmus+ Değişim Programı Staj: UK ülkeleri dâhil olmak üzere tüm EU ülkelerinde staj yapacağınız yerler ayarlayıp kabul aldığınız herhangi bir yere gidebilirsiniz.

yurt-disi-gezi

 

Bu süreçte birçok Skype görüşmeleri CV ler yazılar hazırlanır. Süreç eğlencelidir. Yaklaşık 6 şirket 5 ülkeden kabul almıştım ve tercihim, İtalya’dan kabul aldığım iki yerden biri oldu. Kuzay Lombardia bölgesinde   Bergamo şehrinin Albino ilçesimi desem Albino’nun Fiobbio denilen bir köşesinin, tarif edemedim kısacası bir dağa yerleşmiş bir şirkette mimari staj yaptım. Üzülmeli miydim sizce bu dağ başında yeşillikler ağaçlar arasında bir kulübede tek başıma yaşadığıma? Korkmak mı dedin? Her gece çatımdan gelen tıkırtı seslerinin komşu sincaplarımdan geldiğini öğrendikten sonra sadece kendime gülmüştüm bu kadar korktuğuma. Dağda yaşamak mı dedin sen? – Ama bu normal dağ değildi ki, bunlar dillere destan olmuş Alp Himalaya dağlarının Presiydi. Pre-Alp Dağlarında yaşıyordum. Geceleri sadece gökyüzünün ışığının parıldadığı dağlar. İlk defa yıldızları, Samanyolu’nu çıplak gözle bu kadar net görebiliyordum her gece üzerine uzandığım yemyeşil çimenlere ve etrafımda dans eden o sincap kardeşlerimle. Ah şu dağları aşsam İsviçre’deydim zaten, sola savrulsam Fransa, sağa savrulsam Avusturya. Sizce es geçer miyim? Önce tabi ki bu çizmeyi iyice öğrenmem, gezmem lazımdı sonra yaklaşık 15 Avrupa ülkesi gezebilmiştim.

5- Sokrates Değişim Programı: Avrupa Komisyonu’nun bir eğitim girişimiydi; 31 ülke yer aldı. Sonradan Sokrates II Programı olup sonradan ise Hayat boyu Öğrenme Programı oldu. Bu ve bunun gibi olan Leonardo da Vinci Programı gibi değişimlere katılmadığım için tam bir bilgim yok.

6- Work&Travel: En en en ucuza gezmenin yollarında bahsederken bunu eklemek çok mantıklı olmadı fakat bütçesi olanlar için bu şıktan da hafiften bahsetmek isterim. Amerika’da yaz sezonu boyunca çalışma ve seyahat fırsatı bu. Lisans öğrencilerince 26 yaş, Yüksek Lisans öğrencilerinde 28 yaş sınırı vardır. Güncel bilgiyi kendiniz araştırınız. Tüm masraflarını kendiniz karşılayıp fakat genelde Amerika’dan döndükten sonra masraflarınızı karşılayıp fazlasıyla kazandığınız program.

Pekala öğrenci değilsiniz, hani bizim için de program yok mu diyorsunuz?

1- AGH(Avrupa Gönüllük Hizmetleri): İngilizce adı ile EVS(European Volunteering Service), öğrenci olup olmadığınızın önemi yokken yaş kriterleri olabilir. Son yaşın 30-35 civarı kabul edildiği projeler çokça karşımıza çıkar ve sıkı bir takip ile herkesin en az bir yerden kabul alabileceğini düşündüğüm proje. Hani içinizden geçirmiştiniz ya, tamam bu Erasmus ta gittiğim ülkeye yetecek bursu verdi, ben nasıl diğer 15 Avrupa ülkesini gezdim diye. En başta şunu belirteyim, benim gibi değişim programlarında gittiğiniz yerde şirket ya da okul tarafından ücretsiz konaklama ayarlayabilirseniz, paranın büyük bir kısmı cebinizde kalır ve Avrupa’da iken bu EVS ye de başvurursanız sizi kabul etmemek gibi bir şıkları olmaz sanırım. Ama tabi ki öğrenci olmayanların da yapabileceği bu program ile birçok başka gönüllük programları olup bunların araştırmasını sizlere bırakıyorum. Tüm masraflarınız cep harçlığına kadar karşılandığını unutmayalım. Gerçekten isteyen. Yapar!

2- Work&Holiday: Work&Travel’in kardeşi olarak gördüğüm bu programda öğrenci olma şartı yok, bunu da öğrenci olmayıp yok mu bize de Work&Travel diyenler için ekledim. Aynı mantıkta olup masraflarınızı kendiniz karşılar ve fazlasını kazanırsınız fakat Amerika değildir, Avustralya, Yeni Zelanda gibi ülkelerde kısa dönem değil tam bir yıllık çalışma izni verip, sivri zekalılık yaparsan bunu iki yıla bile çıkarabileceğin program.

 

3- AIESEC: Hazır böyle kendi masraflarını karşıladığın programlara dalmışken, Aiesec aklıma geldi birden. Aiesec ailesi de yurt dışında çalışma, çalışma izni gibi konularda, hem kısa hem uzun dönemlik programlar sunup. Hiç gitmeseniz bile Aiesec ile görüşerek bir Aiesec ailesi olup gelen kişileri bile konuk edip, kendi evinde kültür, insan, dil, tecrübe edinebileceğin bir program. Masraflarını kendi karşılayıp, Aiesec Kuruluşu’na hizmet bedeli ekstra bir ödemedir.

Şimdi gelgelelim bunların hiçbirinin uyuşmadığı hey sen geç kaldığını düşünen fakat aslında henüz geç kalmamış olan sen. En başta basit bir rota oluşturup çantanı sırtına alıp bir çadır ile otostopla gezmek için hiçbir zaman geç değil. Önce çevre şehirler, ülkeler ve sonra vizesiz ülkeler, ucuz ülkeler derken gezgin olup çıkmışsınız. Bunca programları yaptıkta sonra gezmeyi bıraktım mı sanıyorsunuz, aksine gezmenin, keşfetmenin, değişimin tadını varmış kişilerin kolaylıkla vazgeçemedikleri bir ağır nikotinli bağımlılık yapan bir hobi bu. Belki hobi değil sizin özünüze inmenize yardımcı olan tek yol bu.

İnsanlar temel olarak önce beslenme, sonra barınma ihtiyaçları olup, gezginler için üçüncüsü olan yol alma ihtiyacı vardır. Ve inanın ki başka da hiçbir ihtiyacı yoktur. Çünkü sizlerde yollara düştüğünüzde bunca içimizde var olan problemlerin, eğitim kaygısı, yaşam kaygısı, gelecek kaygısı, çalışma kaygısı ve birçok kaygıların hepsini yok eden yollarlın bir psikoterapist olduğunu belirtmek isterim. O zaman yollarda iken tek problemimiz olan bu üç başlığı tek tek inceleyip yol alalım en en en ucuz bir şekilde.

 

1- Yemek:

Barınmada anlattıklarımı da okuduktan sonra, anlayacağınız üzere bazen barınma konusunda ev sahipleriniz olacak ve ballı olma durumunuza bağlı olarak kendileri size sabah kahvaltı hazırlamadan göndermeyip, yanınıza öğle arası bir yolluk hazırlayıp, siz eve dönmeden akşam yemeğini hazırlayıp ya da beraber hazırlayacağınız evleriniz ya da evi tamamen sana teslim eden ev sahiplerin olacak. Bak hemen hallettim yemek ihtiyacını. Ben bu konularda çok ballı çıkarım hep ve bu sözü ondan unutmam; ‘Bugün de ballıyız desene!’ Peki ya değilsek? :) Unutmayın arkadaşlar, her ülkenin bir BİM’i A101 i vardır reklam gibi olmasın ama demek istediğim çok ucuza yiyecek sağlayacağınız marketler. Ve unutmayın marketler kesinlikle bu durumlarda en ekonomik noktalar olabilir.

Aş evleri Türkiye’de karşınıza çıktığı gibi yurtdışında pek çıkmayabilir fakat kesinlikle ücretsiz yemekler hiç çıkmaz diyemem. Aklıma birden Kore Seoul’de neyin kutlamasını yapıldığını anlamadığım partiye daldığım günü hatırladım, o çok sevdiğim Kimbab’tan çokça yiyip çıkmış, birçok arkadaş edinmiştim.

 Yazımda kategorilere eklediğim, inancı dolayısı ile gezmekten geri duran okuyucularım için bir parantez açmak isterim burada. Helal yiyecekler hakkında o birden girdiğim partide endişem olmadı mı? Ya da genel olarak gezdiğim yerlerde. Yok, olmadı, kısa dönemlik vejetaryen takılınca hepsi hal oluyor. (^-^) İnsanlara yiyeceğiniz şeyleri sorun, inanın ki sizi anlayışla karşılıyorlar ve bu hassasiyetinize saygı gösteriyorlar. Evet, ben İngilizcenin yanında Korece de konuşabildiğim için rahatlıkla her şeyi sorup rahatlıkla yiyebilmiştim orada, fakat kesinlikle dil bilmediğiniz konusuna takılmayın. Sizin için doğru olan yiyeceği sormak için bir iki kelimeden başka bir şeye ihtiyacız yok, gideceğiniz ülkeye gitmeden bu kelimeleri öğrenmenizde sizlere çok faydası olacaktır. Ben vejetaryenim, Ben domuz eti yemem, Ben et yemem gibi basit kelimeler. Bunda et var mı? Domuz eti var mı? Gibi basit kelimeler. Bunları bilince marketlerde aldığınız şeylerin arkasındaki yazıyı anlamaya gerek yok, o kelimeyi bulmanız yeterli ya da market çalışanlarına sormanız. Ve ayrıca halal damgalı paketlere marketlerde ulaşılabildiğini de eklemek isterim ve ayrıca sertifikalarını bile sorduğunuzda, üşenmeyip getirip gösteren birçok helal sertifikası olan restaurantları her yerde bulabiliyoruz.

Ama onlar pahalı gelir, en temizi kendin pişir kendin ye metodu, ev sahibi ile ya da olduğun yerin imkânlarını kullanarak. Sözü açmışken, ibadetlerinizi aksatma korkusunun olması kesinlikle yemek konusundan daha hafif bir korkudur. Yapmanız gereken sadece yanınızda çantanızda ekstra ağırlık olmaması için ince olarak üretilen temiz bir parça bez. O sizi dünyanın her köşesinde inandığımızın olduğunu söylemektir ve park bahçe her yer sizin mekânınız olacak. Durup sizlere bakan insanlara aldırmayın, ben de başta tuhaf hissetmiştim fakat bu benim özgürlüğüm idi ve her yer tek inandığımıza ait değip her yerde ibadetimizi eda edebileceğimizdir. Güneşe gölgeye göre, aya göre, güneş panellerinin konumuna göre kıble bulma olayını sizlerde yollara düştükçe keşfedeceksiniz. Bunun hakkında da enteresan hikâyelerim olacak, benim için bir odasını verip al burada ibadet edebilirsin diyen Budist tapınakları ve kiliseleri, kibar davranışlarına karşı o mekânları abdest konusunda çok rahat kullanabileceğiniz mekânlar olduğu belirtmek ister, hepinizi dünya güzelliklerini görmek ile özüne ulaşmanın heyecanını da paylaşıp sözümü bu konuda burada bitirmek isterim.

2- Barınmak:

Barınak konusunda favorim olan dünyaca tanınıp her yerde ev sahibi bulacağınız Couchsurfing gezginler sayfasını takdim etmek isterim. Sayfanın detayına inmeyeceğim, kullandığınızda nasıl güvenilir insanlara ulaşabileceğinizi kendiniz keşfedebilirsiniz. Bunun dışında benzer kuruluş tarafından var olan Airbnb web sayfası ile gönüllü esaslı olan couchsurfing ile beraber cüzi miktarda ödeme yaparak yine ev sahipleri ile kalıp pişirip yemek yiyebileceğiniz Airbnb gezginler için kaçınılmaz iki web sayfası. Pazarlık yapmayı yollar size alışkanlık edindirsin.

Bunlar dışında hosteller ekonomik olabilir ve hostel aramak için web sayfalarına çok kolay arayarak kendiniz de ulaşabilirsiniz. Booking gibi, hostel com gibi v.b. Paranız yok ve ev sahibi de bulmadıysanız bir sonraki gideceğiniz şehre olan biletinizi geceye alıp yolda uyuyun. Olmadı, havaalanları kesinlikle güvenli geceyi geçirmek için ve en son çaremiz hastanelerin acil servisinin bekleme salonları olmuştu.

3- Yol almak:

Otostop en ekonomik yol olup kendisi öyle rast gele dalamadığımız bir yöntem. Yalnız otostop çekmemek ve geceye bırakmamak belki yararımıza dokunabilir, bununla beraber aile tercih etmek ve aile olsa bile her bindiğimiz arabanın plakasını almadan binmemek, bir gözümüzü navigasyonda bırakmak yön kontrolü için.(internet olmadığı ortamda da kullanabileceğiniz mapsme uygulamasını iyi gelebilir.) Her gittiğimiz ülkenin 155 gibi polis ihbar numaralarını bilmek ve tetikte olmak, sürücüyü tanımaya çalışmak işleri kolaylaştırıp güvene alabilir.

Bunun dışında yine dünyada bilinen Blablacar uygulamasıyla uyguna ve hızlı seyahat edebilir yol arkadaşı edinebilirsin. Uzak bir yere gidiyorsanız, erkenden biletlerinizi almayı unutmayın, milleriniz varsa gözden kaçmasın.  Ne kadar erken bilet o kadar ucuz olabilir ya da belki son andaki biletler bile, belli olmaz. ‘’Gezgin, bilet konusunda her an tetikte olandır.’’ Uçak bileti konusunda heresi değişik özelliklere sahip Skyscanner, Kayak uygulaması enteresan hizmetler vermektedir. Öncelikle Kayak uygulamasında çıkış noktasını yazdıktan sonra dünya haritası üzerinde tüm noktalara gidiş bilet fiyatlarını verir ve fiyata göre ülke seçebilirsin ve Skyscanner de tarih olarak en ucuz tarih deyince gitmek istediğiniz yere biletin en ucuz tarihini verebilir. Bunun dışında Turna web sayfası bazen anlaşmalar yaparak ucuz bilet çıkarabilir. Ve ucuzabilet sayfasında en ekonomik şirketi bulabilirsiniz.

 

yurt-disi-gezi

 

Altın Kurallar:

* Uçuşlar ve oteller için arama yapacaksanız, göz atma geçmişinizi gizlemek için tarayıcınızdaki gizli modu kullanın, böylece rezervasyon web siteleri çerezlerinizi takip edemez ve fiyatı yükseltemez. Böylelikle tarayıcıda gizli mod diye bir şeylerin varlığından haberdar olmuş olduk.

* Para bozduracaksanız, gittiğiniz şehrin herhangi bir bankasında bozdurmanız daha hesaplı olacaktır. Havaalanlarındaki dövizler her zaman fazla kesinti yapıyor ve para kaybınıza neden oluyor.

* Bu durumda Starbucks ve Mc Donald’s tarzı yerlerde lavabo, internet kullanın. Buralarda internete bedava girebilirsiniz. Bir almanıza gerek yok.

* Nerede ne ucuz, nerede ne yenir, nerede ne vardır yerel halktan daha iyi kimse bilemez! Halktan birine danışın ve ucuz mekânları öğrenin. Şehirdeki olabilir ücretsiz turları sorun.

   * Bir şehrin kültürünü bir de sokakta satılan yemekleri deneyerek öğrenin. Hem hesaplı, hem de lezzetli olabiliyorlar. Bir öğününüzü böyle geçirebilirsiniz. Çok turistik alanlardan satın almaktan kaçının.

* Olur, da şöyle güzel bir yemek yiyelim derseniz, genelde pahalı restoranlarda akşam yemeğiyle aynı yiyecek, öğle saatlerinde yarı fiyatında oluyor.

* Yurt dışında çoğu ülkede hava alanlarında, sokaklarda su içebileceğiniz musluklar var. Eğer bir su şişeniz olursa buradan su doldurup, en çok tükettiğimiz şeyden tasarruf etmiş olursunuz.

 

Elif KEVE;

Ogree Arch Architecture, Freelance Mimar

Dil öğretmeni, Gezgin, Yazar.


İlgili Makaleler


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Başa dön tuşu