Hayatta belli bir noktaya gelmiş olma hissinin getirdiği “Ben artık yeterli değilim galiba.” duygusu, başka insanların tepkilerini yanlış yorumlama, geçmiş tecrübelerden kazanılan inançların bugünden çalması…
Çoğumuzun aşina olduğu duygular bunlar aslında. Peki bu negatifliği nasıl azaltabilir ve bakış açımızı doğru yönde şekillendirebiliriz?
İşte dünyayı farklı bir ışık altında görmeniz için 5 altın kural:
İnsanlar Tarafından Sandığınızdan Az Umursanıyorsunuz
Kulağa acı geliyor ama gerçek. İnsanların pek umrunda değilsiniz. Bu yüzden başkalarının ne düşündüğüne kendinizi kaptırmanız gereksiz ve sadece hayatınızdan çalıyor. Ki zaten insanlar kendi problemleriyle o kadar meşgul ki sizin ne giydiğiniz, nasıl konuştuğunuz onların düşünme rutinlerinde yok.
Bu yüzden şunu aklınızdan çıkarmayın. İnsanların sizin hakkınızdaki düşünceleri sandığınız şeyler, sizin yanlış yorumlamalarınız ya da geçmiş tecrübelerinizin kırıklarından başka bir şey değil.
Önünüzde uzun bir yol var ve kendiniz olmaktan korkmadan bu yolda yürüyün.
2. Sürekli Değişiyoruz
On yıl önceki insanla aynı olduğunuzu, on yıl sonra da aynı şekilde düşüneceğinizi ve hissedeceğinizi söyleyebilirsiniz. Hatta “İnsanlar değişmez.” gibi çok basmakalıp bir sözümüz bile var bizim bu konuda. Ama gerçek hiç böyle değil.
Geçmişiniz, şimdiniz ve geleceğiniz birbirinden bağımsız üç dönem. Bağımsız çünkü üç dönemki siz birbirinden çok farklıydı. Belki fark etmediniz ama hayat şartları ve edindiğiniz tecrübeler sizi sürekli değiştirdi.
Bu yüzden gelecekteki sizin ne hissedeceğini ya da ne düşüneceğini bilemezsiniz. Ve geçmişte olan her şey geçmişte olan size aitti. Yapacağınız en doğru şey bugünün kararlarını “bugünkü sizin” almasına izin vermek.
3. Kendinizi Başkalarıyla Kıyaslamayın
Gerçek hayatta yargılanmaktan ya da dışlanmaktan korktuğumuz için en güzel tarafımızı kırılganlıklarımızı göstermeye tercih ediyoruz. Sosyal medyada zaten en mutlu anımızı göstermek gibi bir baskı var. Ortaya çıkan ise hayatımızı başkalarının mükemmel ‘görünen’ hayatlarıyla karşılaştırmak.
Gerçek şu ki hepimiz kırılganız. Ve hepimiz başkaları tarafından kabul görmek istiyoruz. Bu yüzden biz burada bir şeyleri rayına koymaya çalışırken başkalarının hayatlarında her şeyi açıklığa kavuşturduğunu düşünmek vakit kaybından başka bir şey değil. Çünkü en güçlü insanların bile endişeleri, korkuları ve içinde çözemediği şeyler var, o göstermese bile.
4. Tavsiyeniz Her Zaman Dinlenmeyecek
Bir arkadaşınızın önemli bir problemi var ve görünen o ki tek başına çözemiyor. Şanslı ki sizin gibi bir arkadaşı var. Problemi çözdünüz ve doğru tavsiyeyi verdiniz.
Uygulamadı.
Hayal kırıklığına uğradınız çünkü sadece yardım etmek istemiştiniz ve edebilirdiniz de.
Uygulamadı çünkü o an o tavsiyeyi alabilecek kafada değildi.
Altın Kural 4: Kimse doğru kıvama gelmeden başkasının tavsiyesini dinlemez.
Günün sonunda ise olan şu: insanlar zihniyetini ya da olaylara karşı bakış açılarını değiştirir. Bazen bu sizin tavsiyenizle olur evet, ama genelde bunu kendileri bulmaları gerekir. Yok sayılmış hissetmeyin ya da hevesiniz kırılmasın. Siz yapmanız gerekeni yaptınız, bırakın gerisini onlar düşünsün.
5. Olayı Değil Ama Tepkinizi Kontrol Edebilirsiniz
Bir olaya nasıl tepki gösterdiğiniz olayın kendisinden daha önemlidir. Ve hayatta davranışınız ne kadar mutlu olduğunuzdur. Gelecek düşüncelerinizi etkileyecek yolda tepki vermeyi seçebilirsiniz ya da daha iyi bir yol olduğunu kabul edebilirsiniz.
Bu yüzden herhangi olumsuz bir durumda tepki vermeden önce birkaç saniyeliğine olayın akışından çıkın, evet biliyorum çok zor, ve zihninizi boşaltın. Böylelikle tepkinizin size ve başkalarına yansıyabilecek olası sonuçlarını şekillendirebilirsiniz.
Sibel Büyük
Proje Yönetimi Okulu Blog Yazarı