Bazı günler kendimizi kapatmak ve kimseyi görmemek isteriz. Gittikçe daha fazla şirket açık alanda çalışmaya, transparanlığa, kolektif çalışmaya ve iletişime önem verir hale geldi. Sessiz adlı kitabın yazarı Susan Cain ‘Şaşırtıcı şekilde dinlenme merkezleri, etkinlikler ve workshoplar yönetiyorum- pek kişinin zihnini liderlik, işletme ve zihniyet konusunda eğitiyorum. Kişilerarası becerilerde bugün bildiklerimi bilseydim hayatım çok daha kolay olurdu.’ Diyor.
İster içe dönük ister dışa dönük olun eğer gelişmeye aç biriyseniz bu yazıda sizlerle başarılı bir kariyer için gerekli olan en önemli kişilerarası iletişim becerilerini paylaşacağım.
Kendi Sesinizin ve Davranışlarınızın Farkında Olun
Yolu geçmeye çalışan ördeklerden savaşa, suç ve ekonomiye konusu ne olursa olsun ne zaman bir konuşma duysam aklıma hep kişisel farkındalık gelir. Günün sonunda ister kariyerinizde başarılı olmak olsun isterse dünyadaki önemli bir kriz, her şeyin başı biz insanlarız. İnsanlar olarak dünyadaki diğer türlerin yapamayacağı şeyleri yapma gücümüz ve avantajımız var. Ve bu ‘özfarkındalık’tır.
Özfarkındalık geleceğin liderlerinin silahıdır. Duygusal zekaya sahip olmak ve iç gerçeklerimizin (inançlar, değerler ve düşünceler) dış gerçeklerimizi (hareketlerimiz ve dışarıdan aldığımız tepkiler) nasıl etkilediğini anlamaktır.
Medyayı, haberleri ve diğerlerini o kadar uzun süredir dinliyoruz ki kendi iç sesimizi dinlemeyi unuttuk. Sonuç olarak düşüncelerimizi dikkate aldığımızda özfarkındalığa sahip olmuş oluyoruz. Ve özfarkındalığa sahip olduğumuzda durumlara nasıl yaklaşacağımızı da seçebilir hale geliyoruz.
Viktor Franki’nin dediği gibi ‘Uyarıcı ve tepki arasında bir boşluk vardır. İşte o boşukta tepkimizi seçme gücüne sahibiz. Tepkimizde özgürlüğümüz ve gelişmemiz yatar.’
Zorluğu Kabullenme Cesareti
Pek çok insanı hayallerini gerçekleştirme isteği ve kendine güveni olmamanın kötü döngüsü içinde görüyorum. Günümüzde özgüvenin biraz abartıldığını düşünüyorum. Evet, başarı için özgüvene ihtiyacımız var ve evet özgüven bize pek çok fırsat yaratır ama bir saniye duralım ve temele dönelim.
Peki nereden geliyor? Özgüven eksikliği küçüklüğümüzden beri başkaları tarafından yeterince iyi olmadığımız söylendiğinden, yaptığımız görevleri tam olarak kavrayamamaktan, kafamızda bize yararı olmayan hikayeler uydurmaktan veya belirli bir alanda tam uzmanlık sağlayamadığımızdan dolayı oluşmuş olabilir. En önemlisi, özgüvenimiz olmadığını söylediğimizde, çoğu zaman kendimizi küçülterek başkalarıyla kıyaslıyoruz.
Peki ya bir anlığına da olsa özgüvene sahip olmanın baskısından kendimizi kurtarsak ve sadece yapacağımız işe ve onda iyi olmaya odaklansak? Uzmanlık zaman ve pratik alır. Ama işe koyularak ve sürekli pratik yaparak aynı zamanda özgüven de oluştururuz. Tam bir kazan-kazan durumu.
Sözler ve Hareketler ile İletişim Kurun
Şimdiye kadar öğrendiğimiz iletişim metotları bizi buraya kadar getirdi. Bununla birlikte insanların sahicilik, hassasiyet ve kalpten konuşmaya değer verdiği zamanlardayız. Bu bizim diğer insanlarla iletişim kurma şeklimizi değiştirmemiz ve birbirimize karşı daha gerçek, daha kalpten olmamızı sağlamamız için bir fırsat. Ve bu iletişim sadece sözlerle, jestlerle ya da tonla değil aynı zamanda enerji ile de ilgili.
Enerjiden oluştuğumuz ve diğer insanlardan kalpten yayılan titreşimler aldığımız gerçeği yeni değil. 1993’te 4000 kişiyi meditasyon yapmak üzere toplayan bir sosyal bilimler deneyi yapıldı ve Washington’daki suç oranında %23.3 düşüş görüldü.
Dünya genelinde meditasyon yapan insan sayısı her zamankinden fazla. Daha fazla empati kurup daha fazla hissetmeye başlıyoruz. Bu, diğer insanlarla sanal ve fiziksel olarak buluştuğumuzu ve sözlerden bile önce enerjimizle bir bilgi yığını oluşturduğumuzu gösteriyor.
Peki enerjimiz nereden geliyor? Duygularımızdan.
Bildiğiniz gibi, düşüncelerimiz hislerimizi yaratır, hislerimiz duygularımızı ve duygularımız enerjimizi ve o da hareketlerimizi yaratır. Sonuç olarak kurduğumuz iletişimin büyük bir kısmı düşüncelerimizde yatar. Yani diğer insanlarla uğraşırken doğru bir ruh halinde olmamız sözlerimize ve hareketlerimize yansıması açısından önemli.
Anlamak İçin Dinleyin
Nasıl Arkadaş Edinilir ve İnsanlar Nasıl Etkilenir kitabının yazarı Dale Carnegie, insanların özellikle kendileri hakkında konuşmayı sevdiğini söylüyor. İnsanlar duyulmak istiyor. Tamamen anda olup dikkatli anlamak için dinlemek arkadaş edinmenin ve insanları etkilemenin en kolay yoludur.
Başkaları konuşurken insanların yapmaya meyilli olduğu şeylerden biri de konuşan kişi bitirmeden konuşmaya atlamak ve çabucak sonuca varmaktır. Aynı zamanda dinlemek ama söyleneni hatırlamamaktır. Birini dinlerken anda olmak önemlidir. Anda olmak için sadece cevap vermek için dinlemektense dinlemeye gönüllü ve anlamaya niyetli olmak önemlidir.
İyi Bir Sebep İçin Görüşün ve İkna Edin
Hangi meslekte olursanız olun bunlar sizin diğer insanları etkilemenizi ve istediğiniz yöne yönlendirmenizi sağlayacak temel beceriler. Fakat, diğerleriyle müzakerede bulunmak ve yönlendirmek için ilk dört özelliğe sahip olmak gerekir böylece empati kurabilir ve sevecenlik gösterebiliriz.
Düşündüklerimizi açıkça ve doğru bildiğimiz şekilde söylemek burada önem teşkil ediyor. Pek çok insan, özellikle kadınlar, istediklerini söyleme ve duygusallaşmadan ikna etmede sorun yaşıyorlar. Aşamalardan geçerken zihnimizde istenilen sonucun olması önemli ama aynı zamanda sonuca bağlı kalmamak da önemli.
Dünyaca ünlü motivasyon konuşmacısı Brian Tracy başarılı ve başarısız insanlar arasındaki tek farkın bir işin sonunu getirmek olduğunu söylüyor. Düşüncelerimizi dile getirme ve konuşma zamanı geldiğinde bunu zihnimizde yapabiliyoruz fakat harekete dökemiyoruz. Başkalarını ikna ederken kendimizi güvenli bir şekilde sunmamız, olgularla konuşmamız, empatiyle yaklaşmamız ve amaçlarımız doğrultusunda hareket etmemiz önemli.
Başkalarında Önce İlk Olarak Kendinizi Yönetin
Liderlik becerilerimize odaklanmanın pek çok değişik yolu var. Liderlik üzerine en çok satan kitaplardan biri olan Shakti Liderlik kitabında, başarılı bir şekilde liderlik etmek için parçalarımızı kabul etmemiz ve bütünleştirmemiz gerektiğini söylüyor. Aynı zamanda kişi-ötesi psikoloji konusunda önemli bir yazar olan Ken Wilber, kendimizin farklı kişiliklerine baktığımız yöntemiyle biliniyor.
Örnek olarak Kontrol Delisi, Arayıcı, Hayali, Sürücü ve Yaralı Kişiliğin olduğunu düşünelim. Elbette ki daha fazla kimlik var fakat şimdilik bu beşine odaklanalım. Kontrol Delisi her şeyin istediği gibi ve mükemmel olmasını isteyecektir. Ama Sürücü sadece işin olup olmadığına odaklanacaktır. Sadece bu ikisine bakarak bile zihnimizde karışıklık ve stres oluşacağını söyleyebiliriz.
Lider olarak öncelikle ‘içsel takımımıza’ odaklanmamız gerekiyor. Bu da bütün kısımlarımızı harmoni içinde birlikte çalıştırmayla olur.
Başarılı bir kariyere sahip olmak için öncelikle kendimizi yönetebilmeli, anlayabilmeli ve bütün kısımlarımızı tanıyabilmeliyiz.
İçsel Küçük Değişimler Dışsal Derin Değişimlere Yol Açar
Şimdilik sadece bu noktalara odaklanırsak bu kişiler arası becerilere odaklanmamızı sağlar. Günün sonunda çevremizdeki insanlar kendimizin bir yansımasıdır. Sonuç olarak kendimizi içsel olarak değiştirirsek dışsal dünyamızda da pozitif ve derin değişimler görürüz.
Nisa Ödül Topçu
Proje Yönetimi Okulu Blog Yazarı