Bir İngiliz matematikçi, mantıkçı ve şifreleme uzmanı Alan Turing, II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Enigma kodunu kırmaktan sorumluydu. Çalışmaları, müttefiklere Avrupa’daki savaşı kazanmak için ihtiyaç duydukları bilgileri verdi ve bilgisayarın yaratılmasına yol açtı. PBS NewsHour’da Jeffrey Brown, Benedict Cumberbatch ile “The Imitation Game” filminde Turing rolü hakkında röportajını sizlerle paylaşıyoruz.
Turing, eşcinsel olduğu bilindikten iki yıl sonra 1954’te yaşamına son verdi. Eşcinsellik hala o sırada İngiltere’de bir suçtu ve Turing “ahlaksızlık” iddiasıyla mahkum edildi. Siyanürlü bir elma yemesinden dolayı öldü. O sadece 41 yaşındaydı.
Öldüğü sırada halkın, savaşta bulunduğu katkılar konusunda hiçbir fikri yoktu. Altmış yıl sonra, Kraliçe 2. Elizabeth resmen Turing’i bağışladı.
Oxford Üniversitesi Matematik Enstitüsünde matematikçi Andrew Hodges, filmin esin kaynağı olan “Alan Turing: Enigma” biyografisini yazdı. İşte Hodges ile yapılan röportaj sonrası birçok insanın Turing hakkında bilmediği bazı şeyler…
O, Olimpiyat seviyesinde bir koşucuydu.
Kürek gibi birkaç spor dalına katıldı, fakat koşmayı seviyordu. Hodges, Turing’in kişiliğinde biraz “koklamak eğitici” bir yönü olduğunu söyledi. Bunu gününe dayamak için, sık sık gitmesi gereken yerlere koştu. İşinin çoğunu yaptığı iki yerde, Ulusal Fizik Laboratuarı ve işyerine toplu taşıma ile gelen meslektaşlarını geçtiği Dollis Tepesi’ndeki elektronik binası arasında 10 mil koşardı.
Koşu kulüplerine katıldı, rekabetçi bir amatör sporcu oldu ve birkaç yarış kazandı. 1948’de kendisinin en iyi maraton süresi 2 saat 46 dakika 3 saniye idi; o yıl Olimpiyat kazanan atletten sadece 11 dakika daha yavaştı.
Koşu kulübü üyelerinden biri neden oldukça şiddetli bir şekilde antrenman yaptığını sorduğunda, “Stresli bir işe sahibim, bunu aklımdan çıkarmanın tek yolu sıkı koşmaktır.” dedi.
Hippi hareketinin bazı değerlerini somutlaştırdı.
“Zamanının öncesinde bir hippiydi,” dedi Hodges. Hodges, “O günlerde çok rahattı ve giyimine önem vermezdi.” Birkaç yıl sonra yaşamış olsaydı her gün t-shirt ve kot pantolon giymiş olurdu.
Turing’in ısırık tırnaklarla ve kravat olmadan kılıksız giyindiğini görmek nadir bir şey değildi dedi. Genç yüzüyle genellikle 30’lu yaşlarda bile bir lisans öğrencisi gibi görünürdü.
Ayrıca ekonomist John Maynard Keynes ve Arthur Cecil Pigou’nun yer aldığı Kings College yurttaşlarının çoğunun sol görüşlü fikirlerini paylaştı. Turing 1933’te Savaş Karşıtı Harekete katılmış olsa da, siyasete derinden girmedi. Ancak Hodges 1930’ların sonlarında Hitler’in iktidara gelmesini izlemek onu korkuttu, dedi ve daha sonra İngiltere’de savaşa yardım edecek olan kriptografi konusundaki ilgisini artırdı.
Kötü notlar aldı ve öğretmenlerini hayal kırıklığına uğrattı.
Hodges, “Bilim, 1920’lerde İngiliz kamu okullarında ikinci sınıf bir arayış olarak değerlendirilirdi.” Turing bilim tutkusu yüzünden erkekler için en kabul edilebilir iş olan klasikleri çalışmasını uman annesinden utanç duyuyordu.
Fakat okuldaki kötü notlarının da ardından öğretmenlerinden pek çok şikayet geldi. İngilizce öğretmeni şunları yazdı:
“Yazdıklarını affedebilirim, ama gördüğüm en kötü şey budur ve onun değişmez, kirli, baştan savma ve tutarsız hatalarına ve çalışmalarına, hoşgörülü bir şekilde bakmaya çalışıyorum; bu tür eksiklikler faydacıdır; fakat Yeni Ahit üzerine akılcı tartışmaya karşı tutumununun aptallığını asla affedemem” dedi.
Matematik ve fen dersleri de daha iyi değildi. Başarısızlığından korktuğu için konuyla ilgili Ulusal Okul Sertifikası sınavlarına girmeyi bıraktı.
Bilgisayarın babası ayrıca fizik, biyoloji, kimya ve nöroloji ile ilgili çalışmalar yaptı.
Turing’in bugüne kadarki en bilinen işi bir bilgisayar bilimcisi olmasıdır. 1936’da ilk bilgisayarın temelini oluşturan Evrensel Turing Makinesi fikrini geliştirdi. Ve 1950 yılında yapay zeka için bugün halen kullanılmakta olan bir test geliştirdi.
Fakat aynı zamanda o özellikle gençken fizikle uğraştı. Einstein’ın görelilik teorisini gençken okudu ve derhal bir defteri bu konudaki düşünceleri ile doldurdu. O zamanlar yeni bir alan olan kuantum mekaniğinin yanı sıra savaştan sonra biyoloji, kimya ve nörolojiyle ilgilendi. Bu çalışmalarının çoğu, öğrenebilen ve “düşünebilen” makineler yaratmakla ilgiliydi, ancak bazıları dünyayla ilgili basit meraktan kaynaklanıyordu.
Papatyaya hayranlığının dışında yeni bir biyoloji alanı geliştirdi.
Hodges, Turing’in, hayatı çocukken bile bir bilim adamının gözü ile gördüğünü söyledi.
Diğer çocuklar çim hokeyi oynuyor iken bir çocuk olarak Turing’in “büyüyen papatyaları izlemek” adlı ünlü bir çizimi vardır. Bu çizim, Turing’in 1952’de matematiksel biyolojinin tamamen yeni bir alanı haline gelen morfogenez üzerine çığır açan çalışmalarını öngörüyordu. Hodges, bu onların nasıl büyüdüğünün matematiksel bir açıklamasıydı diyor. Konuyla ilgili yaptığı çalışmalar 8000’den fazla kez gösterilmiştir.
Seminal çalışmalarının birisinin konusuna “Papatya Gelişiminin Özeti” denildi.
Konuşurken bazen kekelerdi.
Hodges, onun biraz kekelediğini, etkileyici tasvirlerinin abartıldığını söyledi. O “doğru kelimeleri bulmak için beklerdi” dedi. Biyografisinde, bir BBC radyo prodüktörü Turing’i bu nedenle röportaj yapmak için çok zor bir kişi diye söylediğini belirtti.
Cinselliğini arkadaşları arasında gizli tutmadı.
O zamanki yasalar Turing’in açıkça gey olmasını engelledi, ancak cinsel tercihini hiçbir zaman da gizli tutmadı.
1952’de tutuklandı ve başka biriyle kısa bir ilişki kurduktan sonra “ahlaksızlık” iddiasıyla suçlandı. Karşı gelen suçlamaları inkar etmedi.
“Tutuklandığında ilk söylediği şeyin bunun yasaya aykırı olduğunun düşünülemez olduğunu düşündüğü oldu” dedi. “O, özürsüz bir ifadeyle olanları detaylandırdı.”
Kimyasal kısırlaştırma cezasının çalışmalarını durdurmasına izin vermedi.
Eşcinsellik için verilen ceza, Turing’i iktidarsız bırakan bir seri hormon enjeksiyonu olan kimyasal kısırlaştırma idi. Aynı zamanda jinekomasti yapılmasına ve göğüslerinin büyümesine neden oldu. Ancak Turing, canlı ruhunu koruyarak tedavinin çalışmalarından kendisini alıkoymasına izin vermedi.
Hodges, “Daha fazla şaka ve saygısızlıklarla ilgilendi” dedi. “Yakın arkadaşlarına travmatik olduğu açıktı. Ancak hiçbir şekilde yenilmedi ve gerilemedi. Hiçbir şey olmamış gibi devam etmekte ısrar ederek gerçekten savaşmıştı.”
Bilgisayar laboratuvarının “maço ortamı”nda bile, davadan açıkça bahsetti. Yasanın saçmalıklarına alay etti. Karşı tarafta yurtdışında gay hakları hareketlerinin gelişmekte olduğu Norveç ve Akdeniz’e gitti.
Eşcinsellik, o sırada bir güvenlik riski olarak düşünülmüştü ve mahkûmiyet, güvenlik iznini değiştirme maliyetine neden oldu. Bu sert bir darbe oldu ve Hodges, ülkeden ayrılmasının kısıtlanmasının Turing’in intihar etmesine neden olduğuna inanıyor.
Hodges “1952’de eşcinsel olarak ilan edildikten sonra daha fazla gizli bir çalışma yapamadı” dedi. “Güvenilmediğini kabul etmek zor olurdu.”
Kadir Şenkaya
Proje Yönetimi Okulu Blog Yazarı