Cinsiyet eşitliği Avrupa Birliği’nde temel bir hak olduğu gibi birlik politikalarının da en önemli taşlarından biridir. Sosyal politika ve istihdam başlıklı Fasıl 19’un alt başlıkları arasında yer alan kadın ve erkek arasındaki eşit muamele, ayrımcılıkla mücadele, sosyal koruma gibi maddeler bu konunun önemini bir kez daha göstermektedir.
Türk kadınının seçme ve seçilme hakkini İsviçre’li kadınlardan 45 yıl önce elde ettiğini ve 1930’lu yıllarda 18 kadının parlamentoya seçildiği ülkemizde, Cumhuriyet’in getirdiği demokratik ve eşitliğe dayalı adımların ne kadar etkili bir şekilde uygulanmaya konduğu açıktır.
Cinsiyet eşitliği hakkındaki ilk adim Avrupa Birliği kurucu anlaşmalarından olan Roma Anlaşması’nda 119. Madde ile atılmıştır. Bu madde temel olarak `eşit ücret` ilkesiyle şekillenmiş ve bu ilkenin tüm AB üye ülkelerinde uygulanması fikri benimsenmiştir. Ceşitli uğraşlar sonucu 1997 yılındaki Amsterdam Anlasmasi’nin 141. Maddesinde haksiz rekabeti önlemek amacıyla `eşit değerdeki eşit ücret` ilkesi yer almıştır. Yine ayni anlaşmanın 137. Maddesi kadın ve erkeklere is yaşamında eşit şans tanınmasını vurgulamıştır. 1980’li yıllarda kabul edilen diğer yönergeler ise sosyal güvenlik alanında da kadın ve erkeklere eşit davranılmasını ve ayni zamanda serbest çalışan kadınların hamilelik ve analık dönemlerinde korunmasına yönelik kararları barındırmaktadır.
Eşitlik anlayışı birbirini takip eden yönergeler ile genişletilmiş, ayrımcılığın önlenmesi, eşitliğin sağlanması ve sosyal koruma alanlarında daha fazla haklar getirilerek bu konuya verilen önem vurgulanmaya devam etmiştir. Uzun vadeli planlar üzerinde hareket eden Avrupa Kadın Lobisi’nin “2006-2010 Avrupa Topluluğu için Yol Haritası” altı temel başlıktan oluşmuştur. Bunlar *1:
1.Cinsiyet Boyutunun Entegrasyonu ve Kadın Erkek Eşitliği’nin Gerçekleştirilmesi için Eğitsel Mekanizmalar,
- Karar Alma Mekanizmalarında Kadının Konumunu güçlendirmek,
3.Uluslararası Düzeyde Kadın Haklarının Tanıtılmasında Avrupa’nın Rolü,
4.Kadınlar için Ekonomik ve Sosyal Adaleti Gerçekleştirmek,
- Ataerkil Model Üzerine Kurulmuş Geleneksel Cinsiyet Modellerini ve Rollerini Ortadan Kaldırmak
- Kadınlara Karşı Şiddete Son Vermek ve Kadının İnsan Haklarını Isleme Koymak’tır.
Türk Hukuku’nda ilk kez “eşit ücret” ilkesi 1950 yılına girmiştir ve şuan yürürlükte olan 4857 sayılı is kanunu ‘eşit davranma’ başlığı adi altında “ is ilişkilerinde dil,din, irk, cinsiyet,siyasal düşünce,felsefi inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayrım yapılamayacağını ve ayni veya eşit değerde bir is için cinsiyet nedeniyle daha düşük ücret kararlaştırılamayacağı” belirtilmiştir. *2 Her ne kadar bu kanun yürürlükte olsa da, zaman zaman bu durumun Türkiye’de uygulamadan kaçılabildiği görülmektedir. Bunun yani sıra tarım ve orman islerinde yada yevmiye ile çalışan kadınların sigortasız olarak çalışması ve eşitlik ilkesinin dışında kalması ayrı bir muammadır.
Avrupa Birliği cinsiyet eşitliğinin yani sıra kadına yönelik şiddet konusunda da mücadele etmektedir. Avrupa Komisyonu tarafından yürütülen Daphne Programı ilk kez 1997 yılında uygulanmaya başlamıştır. Bu programa göre “insan haklarının korunması bağlamında kadınlara, gençlere ve çocuklara şiddet uygulanmasına karşı mücadele eden gönüllü kuruluşlara mali destek sağlamayı amaçlamaktadır.”*3 Türkiye’de Adalet Bakanligi’nin açıkladığı istatiklere göre “Kadın cinayetlerinde 2002’den 2009’a kadar %1.400 oranında artış olmuş ve 2002 yılında 66 kadın yaşamını yitirirken 2009 da bu sayı 953’e yükselmiştir.”*4
Sonuç olarak, her gecen gün kadına şiddet ve kadın hakları başlığı altında farkındalık yaratmak amaçlı hazırlanan ve yürütülen projelerin sayısının arttırılması ve toplum olarak bu konuya dikkat çekilmeye çalışılması önemli bir adimdir. Kadına şiddet ve cinsiyet eşitliği gibi konular toplumsal aksaklıklardır ve bu aksaklıkların giderilmesi için temelden uygulanan adımlar çok daha önemlidir. Kadın erkek eşitliğine yönelik politikalar izlenmeye çalışılsa da ne yazık ki istatistiksel veriler bizlere bu çalışmaların yeterli olmadığını göstermektedir. Müzakereler surecinde Türkiye’nin uyum sağlaması gereken konulardan biri de kadın haklarıdır. Aslında mevzu bahis olan Avrupa Birligi’ne üyelik için atılması öngörülen adımlar değil, bunun yanı sıra daha stabil, eşitlik ve insan hakları konusunda daha fazla basari sağlamış bir Türkiye’dir.
*1 http://www.kadininstatusu.gov.tr/tr/19138/Avrupa-Birligi, Erisim, 19.09.2014
*2. 4857 Sayili Is Kanunu, Resmi Gazete, 10.06.2003, sayi 25134
*3 http://dergi.sayistay.gov.tr/icerik/der43m3.pdf sayfa 9, Erisim 19.09.2014
*4 http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye’de_kad%C4%B1n_haklar%C4%B1 Erisim 19.09.2014
Yazar: Özge SARI
Gediz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü